2014 - 2015 yıllarında İzmir Bornova Şifa Üniversitesi Hastanesi'nde Doçent olarak görev yaptığı dönemde 2 yaşındaki oğlumuzu kendisine getirmek gibi büyük bir hata yaptık. 10 ay içinde 7 kez enfeksiyon hastalıkları servisine yatış yaptırdı. Ve bunlar en az 7 gün, en fazla 10 gün süren yatışlardı. Orta Kulak enfeksiyonu ya da boğaz odaklı enfeksiyon var diye diye 7 kez yatış yaptırdı. 2015 yılı sonunda oğlumuzun bir başka doktor tarafından yapılan genetik testler sonucunda aslında PFAPA Sendromu olduğunu öğrendik. Kaldı ki eşim "PFAPA olabilir mi hocam?" diye defalarca kendisine sordu. İlk başlarda hayır dedi. Sonra ağız içi aftların sayısını da dikkate alarak olabilir dedi. Ama üzerine gitmedi ve bu ihtimali göz ardı etti. Bir defaya mahsus Deltacortril kortizon verilerek çözümlenecek iş için çocuğumuzu hastaneye yatırdı defalarca. Daha da acı olanı şu; incelenen epikriz raporlarında damar yolundan verdiği antibiyotiklerin aslında yoğun bakımda yatan ağır hasta konumundaki yetişkin insanlara verilen çok ağır antibiyotikler olduğunu öğrendik. Doz olarak bir bebeğe verilmesi gerekenin çok üzerinde dozlar verilmiş. Doktorumuz epikriz raporlarını gördüğünde "bunu nasıl yaparsınız, buna neden müsade ettiniz?" diyerek tepki gösterdi. Antibiyotik verdik deniliyor hastanede, doktor değiliz ve içeriğini, dozunu haliyle bilmiyoruz. Zira eşim defalarca hemşirelere "Ne antibiyotiği veriyorsunuz?"diye sordu. Aldığımız cevaplar hep "Standart antibiyotik tedavisi uyguluyoruz" şeklinde oldu. Gereksiz yere hastaneye yatırılıp damarları delik deşik edilip gereksiz yere çok ağır antibiyotikler verilmiş oğlumuza. 10 ayda hastaneye döktüğüm servet de cabası. Büyük üzüntüler yaşattı bize. Doğru tespit yapamadığı ve haliyle uygun tedavi belirleyemediği için çocuğumuza hastanede resmen zulüm edildi. 41 derece ateşli bebeğe damar yolu bulamayan hemşireler yüzünden ameliyathanede kasıktan damar yolu açıldığı süreçler yaşatıldı. Bugün oğlum 11 yaşında ve çok şükür sağlıklı şu anki doktorumuz ve Ege Üniversitesi sayesinde. Kendisini Allah'a havale ediyorum. Tesadüfen internette akademik anlamda bir şey ararken önüme çıktı ve geçmiş travmalarım gözümün önüne geldi. Ancak bir anne olarak eşim kendisinin bize yaşattığı travmaları malesef aşamadı uzun yıllar. Oğlumun septik şoka girmesine de yine kendisi sebep oldu. Oğlumuz her hastalanıp ateşi çıktığında eşim ağlama krizlerine girdi yıllarca ta ki oğlum 8-9 yaşına gelene kadar. Hala suçluluk hissediyor. Üzüntüden trafik kazası yaptık. Ölümden döndük. Aracım perte çıktı. Arabasız kaldım. Hakkımızı helal etmiyoruz Coşkun hocam sana. Hayatımızın en büyük hatası ve pişmanlığıdır sana çocuğumuzu teslim etmek. Keşke hiç karşılaşmasaydık. Bizde ağır travmalar bıraktın.