Sahilin uzunluğu takdire şayan; Avrupa'nın en uzun sahil şeritlerinden biri olması, sadece fiziksel değil potansiyel olarak da devasa bir altyapının üzerine oturuyor. Ancak mesele zaten uzunluk değil, derinlik. Ve ne yazık ki bazı noktalarda bu derinlik sığ kalıyor.
Eleştiriden başlayayım, çünkü hak ediyor:
1. Koku meselesi:
Özellikle yaz aylarında bazı bölümler –Mezitli sonrası özellikle– kanalizasyon atıklarıyla denize karışmış gibi kokuyor. Deniz kıyısında yürüyorsunuz ama Akdeniz değil, eski bir köy foseptiği burnunuza misafir oluyor. Bu durum bir kent sahiline yakışmıyor. Bu koku, sadece burun değil; şehir planlamasının eksik taraflarını da rahatsız ediyor.
2. Düzen ve temizlik:
Sahil şeridinde çöp kutuları var, ama kullanma oranları düşük. Suç kimin bilinmez ama sonuç halk sağlığını ve estetik algıyı etkiliyor. Özellikle yaz aylarında yoğunlaşan nüfusun oluşturduğu atık yüküyle mücadele edecek sürdürülebilir bir temizlik ve denetim mekanizması şart.
3. Gece güvenliği:
Akşam saatlerinde bazı bölümler karanlık, ıssız ve tedirgin edici. Aydınlatma yer yer var ama eşit dağılmamış. Bazı yerler ışıkla yıkanırken bazı yerlerde kör noktalar oluşuyor. Kadınlar ve yalnız yürüyenler için bu ciddi bir sorun. Mersin gibi bir şehir, insanına 24 saatlik güvenlik hissi verebilmeli.
4. Mimari tutarsızlık:
Kimi yerlerde sahil modern bir Avrupa kıyı şehrini andırırken, birkaç adım sonra plansız bir gecekondunun bahçesine sarkıyor gibi hissediyorsunuz. Kentsel dokuda armoni yok. Sahilin bir bütün olarak ele alınması gerekiyor; yoksa bu haliyle “bir yazarın üç farklı karakterle yazmaya çalıştığı tek roman” gibi duruyor.
Şimdi gelelim övgüye – çünkü sahil övülmeyi de hak ediyor:
1. Bisiklet ve yürüyüş yolları:
Geniş, düzenli, ve çok sayıda kişi tarafından kullanılıyor. Mavi çizgiler sadece bir sınır değil; hareketin, sağlığın ve sosyalleşmenin de simgesi olmuş. Üstelik kıyıya paralel uzanması sayesinde gün batımında yürümek resmen sinematik bir deneyime dönüşüyor.
2. Yeni yapılan sosyal alanlar ve park düzenlemeleri:
Son birkaç yılda ciddi yatırımlar yapılmış. Kafe alanları, spor aletleri, çocuk parkları ve açık alan spor salonları gibi halkın gerçekten kullandığı işlevsel yapılar, doğru planlanmış. Özellikle Soli Pompeiopolis civarındaki bölge, hem tarihsel dokuyu koruyor hem de dinamik bir nefes alanı sunuyor.
3. Kültürel etkinlik potansiyeli:
Açık hava tiyatroları, konser alanları, sergi stantları için boş bırakılmış bazı kısımlar doğru hamlelerle şehre kültürel bir damar kazandırabilir. Bu açıdan sahil, sadece yürüyen değil “düşünen” bir şehir profiline kavuşabilir.
Sonuç olarak:
Mersin sahili, dev bir tuval gibi. Fırça darbeleri bazen ustaca, bazen aceleyle atılmış. Temeli sağlam ama hikâyesi tam yazılmamış. Yine de bir şehir düşünün ki, kıyısında yürürken hem geleceğini, hem geçmişini, hem de bugününün eksiklerini görebiliyorsunuz. Bu az şey değil.
Dünyanın birçok yerinde sahil dediğin sadece deniz ve kumdan ibarettir. Ama Mersin’de bu sahil, şehrin nabzıdır. Lakin şu nabız bazen aritmiye giriyor...
Önerilen etkinlikler
Bisiklet, Yürüyüş
Park yeri
Park yeri bulmak biraz zor
Park yeri seçenekleri
Ücretsiz park yeri, Ücretli park yeri, Cadde üzerinde ücretsiz park yeri, Cadde üzerinde ücretli park yeri
Otopark
Yol kenarında park
Ücretler
Sahildeki seyyar satıcılar uygun özellikle belediyenin
Tuvaletler
Bakimsiz
Toplu Taşıma
Mevcut
Köpeklere uygunluk
Uygun