Henüz çok da popüler olmayan bu koyda yeşili, maviyi ve huzuru bulabiliyorsunuz. Şehir hayatından uzaklaşıp kafa dinlemek, denize girmek ve güneşlenmek için sizlere ideal bir ortam sunuyor. ısır’da dünyaya gelen Martha, Ermeni asıllı bir kadın. Babasının Osmanlı Bankası Müdürü olması sebebiyle çocuk yaşta İstanbul’a geliyor. Lydia Krassa Arzumanova’nın açtığı Türkiye’nin ilk bale okuluna giderek, Türkiye’deki ilk balerinlerden biri oluyor. Ardından evlenip Burgazada’ya yerleşiyor. Orada, yaşamı boyunca kendisini doğaya ve denize adıyor.
Komşuları Martha’dan, karlı havada bile denize giren, hayat dolu, sıra dışı bir karakter olarak bahsediyor. Bercuhi Berberyan, ‘Burgazada Sevgilim…’ adlı kitabında ise Martha’yı şöyle anlatıyor; “…Deniz onun canıydı. İbadet eder gibi yüzerdi, meditasyon yapar gibi… Çocuğunun doğum sancısı bile denizdeyken gelmiş, bıraksalar suda doğururdu belki de…”
Zaman geçtikçe marjinal karakteri ile dikkatleri üzerine çeken Madame Martha, denize çıplak girdiği iddiasıyla ada sakinlerinin eleştiri ve dedikodularına maruz kalıyor. Bir süre sonra bu durumu kaldıramayıp ardında bir not bırakarak intihar ediyor; ”Artık rahat edersiniz’’. Bu olayın üzerine Martha’nın adı, ada sakinlerinin üzüntü ve pişmanlıklarının bir göstergesi olarak koya veriliyor.