Süleymaniye Camii’ni ziyaret edenlerin mutlaka görmesi gereken yerlerden biri de Hürrem Sultan Türbesi. Cami avlusunun içinde, Kanuni Sultan Süleyman’ın türbesine oldukça yakın bir konumda yer alıyor. Türbe, hem Osmanlı tarihinde önemli bir yere sahip olan bir kadına ait olması hem de mimarisiyle dikkat çekici bir yapı.

Hürrem Sultan, Kanuni Sultan Süleyman’ın eşi, aynı zamanda Osmanlı saray tarihinde siyasi etkisiyle öne çıkan ilk valide sultanlardan biri olarak tanınıyor. Ukrayna asıllı olduğu bilinen Hürrem Sultan, sadece padişahın eşi olarak değil, devlet işlerine yön veren ve büyük hayır eserleri yaptıran bir figür olarak da Osmanlı tarihinde iz bırakmış bir isim.

Hürrem Sultan Türbesi, mimari olarak zarif ve dengeli bir yapıya sahip. Dış cephesi sade görünse de dikkatli bakıldığında taş işçiliği ve kubbe oranları oldukça estetik. Türbenin içi ise özellikle dikkat çekici; çini süslemeler, renkli kalem işleri ve hat yazılarıyla dönemin sanat anlayışını çok güzel yansıtıyor. İçeride Hürrem Sultan’a ait sandukanın yanı sıra, ailesinden bazı kişilerin mezarları da yer alıyor.

Ziyaretçiler için türbe genellikle dışarıdan ve cam bölmeden görülüyor. Yani içerisine doğrudan girilmiyor, ancak camlı pencereler sayesinde iç mekânı detaylı şekilde inceleyebiliyorsunuz. Giriş ücretsiz ve herhangi bir özel izin gerekmiyor. Camiye açık olunan saatlerde türbe de genellikle ziyaret edilebilecek durumda oluyor.

Avlunun bu bölümünde Kanuni Sultan Süleyman’ın türbesiyle birlikte yer aldığı için, birkaç adımda hem imparatorluğun en güçlü padişahlarından birini hem de saray tarihine yön vermiş etkili bir kadını anmak mümkün oluyor. Türbenin çevresi oldukça sakin, sessiz ve saygı çerçevesinde ziyaret ediliyor. Özellikle tarih ve saray hayatına ilgi duyanlar için çok özel bir durak.

Kısacası, Süleymaniye Camii’ne gelenler için sadece bir ibadet mekânı değil, aynı zamanda Osmanlı tarihine dokunabileceğiniz çok değerli bir alan. Hürrem Sultan Türbesi, bu tarihsel bütünün sessiz ama etkileyici parçalarından biri. Ziyaret ettiğinizde yalnızca bir mezar değil, aynı zamanda Osmanlı’nın güçlü kadın figürlerinden birine ait bir iz görmüş oluyorsunuz.