Haydarpaşa Garı:

1908'de İstanbul - Bağdat Demiryolu hattının başlangıç istasyonu olarak inşa edilen tren garı. Gar, TCDD' nin ana istasyonudur. İstanbul' un Anadolu yakasında, Kadıköy' de bulunur. Osmanlı İmparatorluğu' nun son dönemlerinde Bağdat Demiryolu yanında İstanbul - Şam - Medine ( Hicaz Demiryolu ) seferleri de yapılmaya başlanmıştır.

Devrin Osmanlı padişahı II.Abdülhamit döneminde, 1906’da yapımına başlanmıştır. 1908’de hizmete girmiştir. Bir rivayete göre binanın bulunduğu sahaya III. Selim' in paşalarından Haydar Paşa' nın adı verilmiştir. Binanın inşaatı, Anadolu Bağdat adı altında bir Alman şirketi gerçekleştirmiştir. Ayrıca bir Alman' ın teşebbüsüyle garın önünde mendirek inşa edilerek Anadolu'dan gelecek veya Anadolu'ya gidecek vagonların ticari eşyasını yükleme ve boşaltma işlevi için tesisler yapılmıştır.

İki Alman mimar Otto Ritter ve Helmuth Cuno tarafından hazırlanan proje yürürlüğe girmiş, garın yapımında Alman ustalarla İtalyan taş ustaları birlikte çalışmıştır. I. Dünya Savaşı sırasında gar deposunda bulunan cephanelere 1917' de yapılan bir sabotajla çıkan yangın sonucu binanın büyük bir bölümü hasar görmüştür. Yeniden onarılan bina bugünkü şeklini almıştır. 1979 'da Haydarpaşa' nın açıklarında Independenta adlı tankerin bir gemiyle çarpışması sonu meydana gelen patlamadan ve sıcaktan dolayı binanın Linneman adlı ustanın yaptığı kurşun vitrayları hasara uğramıştır. 1976' da aslına uygun olarak yeniden geniş çapta onarılmış ve 1983' ün sonunda dört dış cepheyle iki kulenin yenilemesi tamamlanmıştır.

2010 tarihinde çatısında çıkan ağır yangından dolayı çatısı çökmüş ve 4. katı kullanılamaz hale gelmiştir.

Müthiş bir manzarası, inanılmaz tarihi bir güzelliği var. İskele ya da gar aktif olmasa bile rıhtımdan yürüyerek geçip denizi izleyebiliyorsunuz. Manzara harika.

En kısa sürede tekrar raylı hatların burada aktif olması dileğiyle. Çünkü İstanbul'un tartışmasız en güzel garı kendisi.

Bir gar binasından çok daha fazlası. Taş duvarlarında Anadolu’nun hayalleri, denize bakan pencerelerinde İstanbul’un hüznü var. Zaman burada yavaş akar; rayların arasında kaybolmuş nice mektup, nice veda var. Tren sesleri artık sustu belki, ama geçmişin yankısı hâlâ duvarlardan duyulur. 6. peronda bir zamanlar annesinin elini sıkıca tutan çocuk, şimdi saçlarına ak düşmüş bir adamdır. Haydarpaşa, İstanbul’un kalbinde durmuş bir saate benzer; çalışmasa da zamansızlığıyla her şeyi anlatır.

çocukluğumuzda bu tarihi yapıyı türk filmlerinde görür, bir gün yakınında olmayı isterdik. hey gidi günler.

İstanbul'un simge yapılarından birisi, yesilçam filmleri için vazgeçilmez bir eser. Eşimle bayram tatilinde buradan vapurla karşıya geçerken hayran hayran baktık kendisine. Muhteşem bir yapıt.

Yıllardır süren tadilatın bir kurbanı da bu gar. Yangın çıktığından beri bu halde.

Haydarpaşa Tren Garı, İstanbul'un tarihi ve kültürel simgelerinden biridir. 1908 yılında Bağdat Demiryolu'nun başlangıç noktası olarak inşa edilen bu ihtişamlı yapı, Osmanlı İmparatorluğu'nun Alman mühendisliğiyle birleştiği bir şaheserdir. Neo-Rönesans tarzındaki mimarisi ve denize nazır konumu, burayı sadece bir tren istasyonu olmanın ötesine taşır; adeta bir zaman kapsülü gibidir.

Gar, uzun yıllar boyunca İstanbul'un Anadolu'ya açılan kapısı olarak hizmet vermiştir. Doğu Ekspresi’nden Kurtalan Ekspresi’ne kadar pek çok uzun mesafe treninin kalkış noktası olan Haydarpaşa, demiryolu tutkunları için her zaman ayrı bir anlam taşımıştır. Ancak 2010 yılında yaşanan büyük yangın, binanın çatı katını harap etmiş ve sonrasında restorasyon sürecine girilmiştir. O tarihten bu yana, aktif tren seferleri yapılmasa da bina, tarihî dokusunu koruyarak varlığını sürdürmektedir.

Haydarpaşa Garı, sadece ulaşım açısından değil, aynı zamanda edebiyat, sinema ve fotoğrafçılık dünyasında da önemli bir ilham kaynağı olmuştur. Yeşilçam filmlerinde sıkça gördüğümüz bu yapı, İstanbul’un nostaljik ruhunu yansıtan en önemli mekanlardan biri olarak hafızalara kazınmıştır. Ayrıca, denizle iç içe olan konumu sayesinde buradan Kadıköy’e doğru yürüyüş yapmak, manzaranın tadını çıkarmak birçok insan için bir ritüel hâline gelmiştir.

Bugün Haydarpaşa’nın geleceği hâlâ tartışma konusudur. Restorasyon sürecinin ardından tekrar tren seferlerine açılıp açılmayacağı belirsizliğini korusa da, burası demiryolu severler için her zaman özel bir yere sahip olmaya devam edecektir.

İstanbul deyince hemen hemen herkesin bildiği en eski son durak tren istasyonu yıllar önce çatısında çıkan yangın sonrası kullanılmaz hale geldi ve yaklaşık bir 5:10 yıldır restorasyon halinde umutla tekrar açılmasını bekliyoruz.

Burası, tarih kokan duvarları ve muazzam mimarisiyle adeta bir zaman tüneli gibi. Hazırsanız, tren düdüklerini duyar gibi olalım ve Haydarpaşa’nın büyülü atmosferine dalalım! 🚂✨

Haydarpaşa Garı, 1908 yılında II. Abdülhamid döneminde Alman mimarlar tarafından inşa edilmiş. Hem tarihi hem de mimari açıdan oldukça önemli bir yapıdır. İlk açıldığı zamanlarda Bağdat Demiryolu'nun başlangıç noktası olarak hizmet vermiş. Şimdi düşünün, bir yanda Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemleri, bir yanda modern Türkiye’nin ilk yılları... “Tarih içinde yolculuk, trende değil binada!” 🏰

Garın o heybetli görüntüsü, boğazın mavi sularıyla buluştuğu noktada gerçekten nefes kesici. Binanın taş işçiliği ve detayları ise insanı hayran bırakıyor. Her bir köşesi tarih kokuyor. Sanki taşların arasına tarih gizlenmiş de biz de onu keşfetmeye çalışıyoruz. "Indiana Jones gibi hissetmek bedava!"

İçeriye girdiğinizde, geniş ve yüksek tavanlı bekleme salonu sizi karşılıyor. Eski tarz banklar, ahşap detaylar ve devasa pencereler… Burada beklerken sanki zaman durmuş gibi. Hani bir tren kaçırma stresi olmadan beklemek bile güzel. "Treni beklerken değil, tarihi beklerken!"

Tabii ki Haydarpaşa Garı’nın içinde birçok anıya ev sahipliği yapan bekleme salonları, peronlar ve eski bilet gişeleri var. Her bir köşesinde ayrı bir hikaye, ayrı bir anı saklı. Özellikle eski film sahnelerine ev sahipliği yapmış olması burayı daha da özel kılıyor. “Film gibi mekân!”

Garın dış cephesine çıktığınızda ise boğaz manzarası tüm ihtişamıyla karşınızda. Bir yanda tarihi yarımada, diğer yanda boğazın serin suları… Bu manzara, insanın içini huzurla dolduruyor. Boğazın serinliği, Haydarpaşa’nın tarih kokan duvarlarıyla birleşince tam bir İstanbul klasiği ortaya çıkıyor. “Manzaranın tadını çıkarmak garanti!”

Haydarpaşa Garı, sadece bir tren garı değil; aynı zamanda bir kültür ve tarih merkezi. Onunla ilgili yapılan projeler, restorasyon çalışmaları hep büyük bir ilgiyle takip ediliyor. Çünkü bu gar, İstanbul’un belleğinde önemli bir yere sahip. “Tarihi bir değeri olan gar!”

Son yıllarda restorasyon çalışmaları ile yeniden hayata dönmeye başlayan Haydarpaşa Garı, umarız ki gelecekte de eski ihtişamını koruyarak bize hizmet vermeye devam eder. Hem yerli hem de yabancı turistlerin uğrak noktası olan bu tarihi gar, İstanbul’un en güzel simgelerinden biri.

Sonuç olarak, Haydarpaşa Garı’nı görmek, onun tarih kokan duvarlarında kaybolmak, boğaz manzarasında huzur bulmak için mutlaka buraya bir ziyaret gerçekleştirin. “Trenler gelir geçer, Haydarpaşa hep kalır!” 🚂✨

Restorasyonun bitmesini dört gözle beklediğim tarihi gar. O kadar güzel ki, o kartpostallarda olan avrupa şehirlerine benziyor. Çok güzel bir yapı. İnşallah tarihi dokusuna ve güzelliğine zarar vermeden inşası gerçekleşir. İstanbulun tarih ve kültürel simgelerinden birisi.

Kadıköy’de. Kadıköy’de rıhtımda bulunan Haydarpaşa Garı, devrin Osmanlı padişahı II. Abdülhamit döneminde, 30 Mayıs 1906 tarihinde yapıma başlanmıştır. İki Alman mimar ve 1500 İtalyan taş ustasının iki yıllık çalışması sonucu 19 Mayıs 1908 tarihinde tamamlanıp hizmete girmiştir. Padişah III. Selim, kendi adını taşıyan Selimiye Kışlası’nın yapımında çok emeği geçen Haydar Paşa’ya jest olarak, bu binanın bulunduğu semte ve civarına Haydarpaşa denmesine karar vermiştir. Dolayısıyla gar binası da Haydarpaşa adıyla anılır olmuş. Binanın inşaatı, Anadolu Bağdat adı altında bir Alman şirketi gerçekleştirmiştir. Ayrıca bir Alman’ın teşebbüsüyle garın önünde mendirek inşa edilerek Anadolu’dan gelecek veya Anadolu’ya gidecek vagonların ticari eşyasını yükleme ve boşaltma işlevi için tesisler yapılmıştır. Ayrıca Anadolu’dan gelen ve Anadolu’ya giden trenlerin taşıdığı ticari eşyaları saklamak için de silolar inşa edilmiştir. Yolculuk eden çoğu insanın İstanbul ve o muhteşem manzara ile ilk tanıştığı yer olan gar binası aslında klasik bir Alman mimari örneğidir. Binanın, kuş bakışı bakıldığında bir bacağı uzun, diğer bacağı kısa bir “U” harfi şeklinde olduğu görülüyor. Binanın içinde, yani bu kısa ve uzun bacakların içinde, geniş ve yüksek tavanlı odalar yer alır.

Tarihi tren garı. Bir an önce restorasyonun tamamlanıp kullanıma ve ziyarete açılması dileğiyle.