İlk kez bir arkadaş tavsiyesiyle sadece bir defalık at binmeye geldim… ama burası gerçekten bağımlılık yaptı! İstanbul’un içinde ama şehrin gürültüsünden tamamen uzak, doğayla iç içe, huzurlu bir ortamda at binmek tarifsiz bir deneyim.
Sadece binicilik değil; sabah kahvaltısı, çayı, kahvesi, açık hava kafesi ve özellikle şömine başı sohbetleriyle burası tam bir kaçış noktası. Her şey o kadar özenli ve sıcak ki, kendinizi misafir gibi değil, evinizde gibi hissediyorsunuz.
Ve en önemlisi: işletmenin sahipleri ve çalışanları… özellikle sahipleri diyebilirim ki hayatımda tanıdığım en içten, en tatlı insanlar. Sizi gerçekten önemsiyorlar ve bunu her detayda hissettiriyorlar.
Burası sadece bir ‘tavsiye’ değil — gelip denemeniz adeta bir zorunluluk! Hangi yaşta olursanız olun, mutlaka uğrayın. İyi ki yollarımız kesişmiş.