Plaj diyeni döverim. Hiç mi plaj görmedik. Salı günü olmasına rağmen tıklım tıklım. Halka ayrılan 20 m bölümde az sayıda şemsiye ve şezlong var. Kapanın elinde kalıyor. Bir daha da kalkmıyor. 2 ağaç var plajda. Dibine sığınan yarı akraba mesafede oturup gölgeleniyor. Kendi sandalyeniz varsa havlunuzu yere sermekten kurutulursunuz.
Deniz çok rüzgarlı, dalgalı ve pis. Suyun içinde zannedersiniz simli kızlar halay çekmiş. Limandan geldiğini düşündüğüm tuhaf sime benzer parlak nesneler kıyıda yüzüyor da yüzüyor. Çoluk çocuğunuzu sokmayın. Hadi siz girdiniz diyelim, açılayım biraz diyorsunuz rüzgar geri dön diyor. İşte böyle bir deniz.
Ücretsiz park yeri bulurum diyorsanız tabanlarınız deve tabanı gibi sağlam demektir. 200 metre mesafeyi göze almanız şart. Her yeri çevirmişler. Labirent gibi.
Unutmadan; tavşan adasına yürümek isterseniz değişik bir aktivite olarak onu deneyimleyebilirsiniz. Çocuklar biraz eğlendiler. Ama adanın tepesine çıkmadık. Kral yolu olarak bilinen soldaki yolda deniz kestaneleri var. Siz en sağdan gidin. Ya da gitmeyin boşverin. Siz bilirsiniz.