S. Ünver Nakkaş köyündeki ilk caminin 1476 tarihinde yapıldığını ileri sürmektedir. Baba Nakkaş'ın ölümünden sonra da köy ve çevresi sultanların av ve dinlenme amacıyla ziyaret ettikleri bir yer olmayı sürdürmüş; Baba Nakkaş'ın soyundan gelenlerin üstlendikleri görevler nedeniyle köy 16. yüzyılda da önemini korumuştur.
Kapısı üzerindeki kitabeye göre Nakkaş Köyündeki cami 989H./ 1581 tarihlidir. S. Ünver'e göre, kitabe itinasız bir istifle, güzel olmayan sülüs hatla yazılmıştır. Kitabede caminin ilk yapanın Baba Nakkaş olduğu, daha sonra Ömer Osman-ı Can tarafından onarıldığı belirtilmiştir:
Fatih Sultan Mehmed, Mayıs 1466’da Çatalaca’ya yakın İnceğiz nahiyesindeki Kutlubey Köyü’nü (bugün Nakkaş köyü ) Nakışhane Başnakkaşı Baba Nakkaş’a mülk olarak vermiştir
Baba Nakkaş’ın Fâtih Sultan Mehmed’in ve II. Bayezid’in mukarreb ve musâhibi olduğu ve ayrıca onun “nakkaşların babası”, en ustaları ve en yaşlıları olduğunu belirterek nakkaşbaşı mevkiinde bulunduğu sonucuna varmış ve İstanbul Üniversite Kütüphanesi’nde bulunan (FY, nr. 1423) bir albümdeki çizimleri sanatçıya atfederek bu albüme Baba Nakkaş Albümü adını vermiştir. Fâtih Sultan Mehmed’in saltanatının sonlarına doğru düzenlendiği anlaşılan çeşitli hat örneklerini, tezhip ve bezeme desenlerini ihtiva eden bu albüm, sarayda bir nakış atölyesinin varlığını ispatlayacak niteliktedir. J. Raby, Fâtih Sultan Mehmed dönemi sarayında yeni bir anlayışla yorumlanan rûmî ve hatâyî üslûbunu “Baba Nakkaş üslûbu” olarak tanımlamış, daha doğrusu Fâtih devri bezeme üslûbunu onun adıyla özdeşleştirmiştir. S. Ünver, Baba Nakkaş vakfiyesindeki altın yaldızla çekilmiş Fâtih Sultan Mehmed tuğrasının da sanatçının elinden çıkmış olabileceğini ileri sürmüştür. Ancak bütün bunlara rağmen kesin olarak Baba Nakkaş’ın elinden çıktığı söylenebilecek herhangi bir eser tanınmamaktadır.