Çoook çok uzun bir yoldan yürüyerek gittik ama siz öyle yapmayın çarşıda dolmuşlar var son patikaya kadar bırakıyorlar ondan sonra çok dik bir yokuş var 1 Km kadar çıkabilirseniz onu çıkıyorsunuz. Eğer Ortadoks değilseniz çıkıp kiliseyi görmeyi hiç tavsiye etmem. Fotoğraf çekmek yasak içeride papaz sizi sürekli herşey için uyarıyor mum için para istiyorlar manzara desen çok kalabalık olduğu için fotoğraf çekmeyi imkansız hale getiriyor. Çarşıda gezin kendinize eziyet etmeyin. Özellikle sakın bisiklet kiralamayın kendinizi o tepeye zor taşıyosunuz bir de bisikleti taşırsınız

Ritueller iyi fakat biz her zamanki gibi etrafı pisletmek olarak kullanmisiz

azap yokuşunu çıkmak çok yorucu oluyor, puanı ordan kırdım. ama çıkınca gördüğünüz manzara ve aldığınız nefes için değer bence. herkes 1 kez gidip görmeli

Fotoğraf çekmeye müsade etmiyorlar. Metinlerin Türkçe çevirisi yok. Manastır rahibe papaz vs göreceğimizi düşündük hiç biri yok birde yokuş çıktık. Tek güzel olan o tepeden deniz manzarası. Dini takıntılı biri değilim İsa veya Meryem figürleri ile foto çekilmek isterdik.

Muhteşem bir konuma sahip lakin yol boyunca ağaçlara bağlanan poşetler, çalılara dolanan ipler yolun güzelliğini gölgeliyor. Şirin otobüslerden indikten sonra yaklaşık 15 dakikalık bir yürüme mesafesi var. Mutlaka görülmeli.

büyük adada Rum kilisesi çok güzel manzaralı tepede görün tavsiye ederim

Vapurdan indikten sonra bisiklet kiralayabilir veya dolmuşlarla ulaşım sağlayabilirsiniz. 21 Nisan'daki dolmuş ücreti yaklaşık 94 TL idi ve sizi kilise yolunun önünde indiriyor. Sonrasında Arnavut kaldırımlı, dik ve uzun bir 1 km yokuş çıkmanız gerekiyor. Yukarıda manzarası güzel bir kafe bulunuyor. Ancak kiliseyi görmek için bu kadar zorlu bir yokuşu çıkmaya değmeyebilir. Ada guzel ve sakin.

Dik yokuşu var yol çok uzun
Kiliseye çıkmak isteyenler kesinlikle yanına su,yiyecek alsın
O kadar yola değer mi bilmiyorum

Büyükada'ya gelmişken şu Kiliseye de geleyim dedim o kadar uzun yokuş çıktım ve kalabalık sırada uzun bir bekleyişten sonra girdim. Kiliseden biri kaba ve saygısız bir şekilde bana temas ederek "yakışıklı şapkanı çıkar bakayım" tarzı hiç hoşuma gitmeyen bir cümle kurdu. Sorun değil şapkayı çıkarırım ancak tanımadığın bir insana temas etmek ve böyle kendince komik olduğunu sandığın saygısız bir üslupla konuşmak kimin ne haddine? Bir daha bu kiliseye adım madım atmam kimseye de tavsiye etmem.

Çok güzel bir yerde konumlanmış, doğayla iç içe bir kilise, tepeye çıkması da ayrı zevkli.

Her yıl 23 Nisan’da gerçekleşen Aya Yorgi yürüyüşü

Güzel bir yer güzel de bir manzarası var fakat buraya çıkarken 1KM boyunca YOKUŞ çıkmanız gerekiyor ben yazın gittiğim için baya yorucuydu

İçerdeki adam çok kabaydı bagırıp duruyor telefonlarınızı indirin diye niye indirelim diyoruz gerekli bir açıklama yapmaya bile tenezül etmiyor oradaki insanların dinine saygı duymayıp bagırıyor içeride agzımın içine kadar girip indir telefonunu diyor neden diyorum indiriceksin diyor acilen degişmesi gereken bir personel

Öncelikle kilisiye ulaşmak için ciddi bir tırmanışın sizleri beklediğini müjdeleyeyim. Biz çarşıdan kalkan minibüslere bindik. (İlk defa bir minibüse 92₺ ücret verdim kişi başı.) Minibüs sizi sadece yokuşun başladığı yere bırakıyor. Ardından zorlu bir yürüyüş başlıyor. Bisikletler ile geldiyseniz bisikleti aşağıya bağlayıp öyle devam edin. Zirvede sizleri güzel bir kilise ve ada manzarası karşılayacak. Kiliseye giriş ücretsiz ancak çoğu kilisede olduğu gibi ücretli mumlardan alarak mabede katkıda bulunmanız bekleniyor. Ufak fakat gidilip görülmesi tavsiye edebileceğim bir ibadethane. Bu tarz yerlere gitmeden önce hakkında bilgi sahibi olarak ziyaret etmeniz çok daha iyi olur. Have a good day.

Güzel bir manzaraya sahip, tatlı kafeler restoranlar var. Kilisenin kendisinin pek bir özelliği yok.

Biraz bakıma ihtiyacı var sanırım ve fakaaaat o nAsıl güzel bir manzara inanılmaz şahaneeee 🌅

Adanın en huzurlu yeri bisikletle çıkacaksanız yol biraz zorluyor ancak buna değer. Yokuş’u gerçekten dik ve biraz zorluyor üst kısımda harika bir bar tarzında yer var orada oturup adanın şaraplarından içmeyide unutmayın

kesinlikle adaya gittiğinizde görmeli ve ziyaret etmelisiniz. Efsaneler ve İnançlar doğrulusunda Aya Yorgi Kilisesi hakkında birçok efsane anlatılmaktadır. Bu efsanelerden biri, kiliseye çıkan yolculuk sırasında dilek tutanların dileklerinin gerçekleşeceğine inanılmasıdır. Hac Geleneği: Kilise, 23 Nisan ve 24 Eylül tarihlerinde hac yeri olarak ziyaret edilir. Ziyaretçiler, özellikle bu tarihlerde tepeye çıkarak ibadet eder ve dileklerde bulunur. Manzara ve Atmosfer, Kilisenin bulunduğu tepe, Marmara Denizi ve İstanbul manzarasına hakimdir. Bu durum hem ruhani hem de görsel bir ziyafet sunar. Sessizlik ve Huzur Kilisenin çevresi, doğanın sessizliğiyle huzur bulmak isteyenler için idealdir.

Büyükadada bulunan kiliseye adanın merkezinden kalkan minibüslerle, bisiklet kiralayarak ya da yürüyerek çıkabilirsiniz. Özellikle 23 Nisan'da gidilip kiliseye çıkan yokuş boyunca kiliseye kadar ip sererek yürüyenlerin dualarının kabul olacağına inanılıyor. Kilisenin yer aldığı tepeden manzara da çok güzel, fotoğraf çekebilir ya da oturup izleyebilirsiniz. Kilise yanında kafe de bulunuyor.

Aya Yorgi Rum Kilisesi, Adalar'ın tepesine zarafetle kondurulmuş bir mimari mücevherdir. Neoklasik çizgilerle bezeli cephesi, zamana meydan okuyan bir asaleti yansıtır. Kesme taş duvarlarının dinginliği, sanki her bir taşı sabırla dua edilerek yerleştirilmişçesine huşu uyandırır. İnce işçilikle oyulmuş sütun başlıkları ve zarif kemer geçişleri, dönemin estetik anlayışını naif bir ihtişamla sergiler.

15 dk yokuşun sonunda gerçekten güzel bir yere ulaşıyorusnuz. Manzara seyir açısından çok güzel. Kilise de meraklıları için ilgi çekici

Büyük Ada da muhakkak gitmeniz gereken bir yer. Merkezden lunapark dolmuşu na binerek ulaşımın büyük kısmını gidersiniz. Dolmuş tan indikten sonra 950 MT. yukarı tırmanmak gerekiyor. Zirvede kilise. Zirve deki manzara muazzam. Kesinlikle değecek.

Kapıdaki görevli artık her kimse çok saygısız bir adam. İskeleden başlayarak bisikletle kiliseye kadar gittik. Kapanış saatinden erken varmış da olsak bizle beraber alandaki kimse içeriye alınmadı. O kadar yol yürüdükten sonra rica etmemize rağmen önümüzdeki hanımefendi konuşurken görevli beyefendi inanılmaz saygısız bir şekilde arkasını dönüp gitti. Bu kültürde yetişmemiş ve kültürü tanımayan biri olaraktan görüşüm negatif yöne doğru kaydı. Çok yorucu olmasına rağmen tepedeki manzara görülmeye değer.

Adaya indiğinizde yukarıya kadar çıkaran minibüsler veya küçük elektrikli araçlar var. Ücretlerini bilmiyoruz çünkü biz yürüyerek çıkıp deneyim kazanmak istedik. Tempolu bir yürüyüş yaparsan 50 dk yürürsünüz. Fakat çok yokuş. Minibüslerde bir yere kadar çıkartıyor zaten sonrasını yine 20 dk yürümeniz gerekiyor. Ve zirveye ulaştığınızda muhteşem manzarayla karşılaşıyorsunuz. Orda oturup dinleneceğiniz alanda var çay kahve içeceğiniz çay bahçeside var. Kilise 16:00 ‘a kadar açıktı. İçeride kamera yasak olduğu için çekim yapılmıyor.

Eşsiz bir manzara, küçük ama güzel bir rum kilisesi.
Zorlu bir yol ama her adımına değiyor.

Adanın eti ne budu ne görkemli bir kilise bekliyorsun denebilir tabii ama gayet sıradan bir kilise. Kiliseye çıkana kadarki yokuşa kilisenin kendisi değmez fakat manzarası için çıkılır.

Gerçekten harika bir atmosferi var yokuş biraz zorluyor ama eminim buna değer yanındaki manastırda yiyecek vede içecek servisi ve fiyatları gayet normal ve yeterli tavsiye ederim 🫶

Yabancı turistler ellerinde telefon çekim yaparken bizler görevli tarafından kaba bir şekilde uyarıldık mekan manzara güzel ama yan taraftaki derme çatma cafe de çok aşırı pahalıydı

Çıkması zahmetli ama manzaraya değerdi

Arkasındaki manzara süperdi fakat çıkana kadar canınız da çıkıyor çok güneşli ve açık yolu var dik yokuş çıkıyorsunuz adanın yarısını yürüdük ATV kiralama yapsalar çok güzel olurdu taksi var sadece ve dolmuşa heryerden binemiyorsunuz ticarethaneye çevirdiler orayı çok kötü bu yaptıkları.

Sizce bu ağaçlara bağladığınız ıslak mendil ve pet şişe çöpleri güzel görünüyor mu? Gerçekten çok iğrenç gözüküyor. Yol boyunca bütün dallar resmen çöp ve peçete dolu. Dilek dileyecekseniz kurdele ya da ip bağlayın bari. Emin olun böyle çirkin bir görüntüye sebep olduktan sonra dileğiniz kabul olmayacaktır. Bu çirkinliği başka bir ülkede görsem halkının çok pis olduğunu düşünürdüm. Bunun dışında kilise ve manzara çok güzel.

Ziyaret etmek için nerelerden geliyoruz ama kilisenin bekçisi mi diyeyim bilemiyorum orada bekleyen beyefendi çok nezaketsiz ve kaba. Özellikle ibadet yapılan bir mekânda böylesine insanların olması gerçekten çok can sıkıcı. Sonuçta her gün gelmiyoruz gerek var mı gerçekten kovar gibi muamele yapmaya. girişte herkese fotoğraf çekmek için müsade etmesine rağmen bizi beğenmediği için size izin vermiyorum dedi resmen

sırf bu kiliseyi görmek için 1 kilometre (evet tam tamına 1 kilometre) yokuş çıkmak zorundasınız. adada küçük otobüs tarzı şeyler var, onlar sizi sadece yokuşun önüne bırakıp geri dönüyorlar. illa yürümek zorundasınız yani. ve inmesi çıkmaktan daha zor. bi soluklanayım öyle devam edeyim deme lüksünüz yok çünkü yokuş çok dik adım atmazsanız yuvarlanır gidersiniz. ben daha önce hiç kilise görmediğimden benim ilkim oldu. beklediğimden daha küçüktü ayrıca. internette gördüğüm kiliseler gibi değildi hiç. ve orda ibadet eden hristıyanlar da olduğundan fotoğraf çekilmesi yasak (ibadet eden kişileri çekmemek koşuluyla çekebilirsiniz ama) sonuç olarak kilise güzeldi ama o kiliseyi görmek için bir km dağ tırmanışına değmez.

Yolu çok yokuş. Gerçekten çık çık bitmiyor. Bir de içeride foto falan çekilmiyor. Değer mi değmez mi bilinmiyor.

Yokuş tırmanmak oldukça zorlayıcı ve yorucuydu ama yukarı çıktığımızda gördüğümüz manzara büyüleyiciydi

Yani düşünün bu kadar dikli bir yolu çıkmışsınız,çok büyük bir hevesle kiliseyi görmek istiyosunuz,ordaki ihtiyar o kadar kaba ki
anlatamam,bana kiliseden kovarmışçasına bir tavır sergiledi.
Bide bizim her gün geldiğimiz bi yer de değil o yüzden ne gerek var allahın yerinde böyle can sıkmaya
Gerçekten canım çok sıkıldı.

Çok tatlı bir ortamı var, biraz küçük bir kilise. Yokuşu çok dik. Sıcak havalarda giderseniz veya herhangi bir hastalığınız varsa çok yorulur ve zorlanırsınız. Görmeseniz de çok şey kaybetmezsiniz. Beklentiyi yüksek tutmaya gerek yok ama manzarası mükemmel, orası tartışılmaz👌🏻👌🏻

Süper bi manzarası var, yukarıdaki restoranın fiyatı uygun ve güzel, kilise görmeye değer bir yer,çıkarken biraz yorucu ama değer.

TR: Kilise, konum olarak harika bir yerde bulunuyor, ancak çevresinde insanların çöplerini, hatta ağaçlara bağladıklarını gördüm. Bu durum, dinle ilgili bir mesele değil; inancınız ne olursa olsun, doğaya zarar vermemelisiniz. Kilisenin kapısında da bu konuda bir uyarı bulunuyor. Islak mendil, su şişesi veya su şişesinin etiketiyle dileğiniz gerçekten gerçekleşiyor mu? Lütfen doğaya saygılı olun. Bu arada, kilisenin içi de gerçekten harika.
ENG: The church is located in a wonderful spot, but I noticed that people have left their trash, even tying it to trees, in the surrounding area. This is not a matter of religion; regardless of your beliefs, you should not harm nature. There is also a warning about this on the church’s door. Do you really think your wish will come true with a wet wipe, a water bottle, or its label? Please respect nature. By the way, the interior of the church is truly magnificent.

" Büyükada'da yer alan bu kilise, özellikle Hristiyanlar için önemli bir hac noktasıdır. Zirveden muhteşem bir deniz manzarası sunar ve dingin bir atmosferde ziyaretçilerini karşılar. Yıllık olarak düzenlenen hac ziyareti, binlerce insanın inançlarını pekiştirmek için burada toplandığı özel bir etkinliktir. Aya Yorgi Kilisesi, sadece bir ibadet yeri olmanın ötesinde, tarih ve kültür meraklıları için de mutlaka görülmesi gereken bir mekandır. "

İlk yapımı kaynaklarda Doğu Roma İmparatoru Nikiforos döneminde 963 yılında olup daha sonra 1751 de daha küçük bi kiliseyken 1905 de şuanki Aya Yorgi Kilisesi yapılmıştır.
Kiliseye ulaşmak zor ve dik yokuştadır yanınıza su almanızda fayda var yaz sıcağında gidilecekse çok zor olur

Sahildeki merkezden elektrikli minibuslere bindikten sonra son durakta ineceksiniz. Meydan denilen yerde. Sonra 1 km lik tas yoldan olusan bir dik yol rampa sizi bekliyor olacak. Tirmanirim derseniz cikin. Ama degermi derseniz HAYİR:))))) giris ucretsiz. Adanin en yuksek yeri burasi :)

ada içi ulaşım sonrasında dik bir taş yol var ancak dinlenerek çok zorlamadan 15 dakikada çıkılabilir (yaşa göre zaman değişebilir) görülmesi gereken bir yer içeride foto çekmek yasak

Çok büyük beklentilerle yaklaşık 1.5 kmlik bir yokuş çıkıyorsunuz ancak sizi normal bir kilise ve her yerde bulabileceğiniz deniz şehir manzarası karşılıyor ayrıca bira şişeleri ve idrar kokusundan keyifli keyifli oturup dinlenebileceğiz bir yer de yok dinlenmek için tepedeki tek işletmeye gitmek zorundasınız. O kadar yokuşu bunun için mi çıktım oluyorsunuz. Keşke Adalar belediyesi ulaşımı kolay hale getirse ve bank vs ile desteklese.

Aya Yorgi Kilisesi, Büyükada’nın en yüksek noktasında yer alan ve hem dini hem de kültürel anlamda önemli bir ziyaret noktasıdır.

İlk olarak 1751 yılında inşa edildiği düşünülen bu Ortodoks kilisesi, tarihi dokusu ve mistik atmosferiyle dikkat çeker. Ziyaretçiler, ulaşmak için dik ve uzun bir yolu yürümek zorunda kalsa da, bu yolculuk, hem huzurlu bir doğa deneyimi hem de büyüleyici manzaralar eşliğinde bir meditasyon niteliğindedir.

Kilise, özellikle her yıl 23 Nisan ve 24 Eylül’deki hac ziyaretleriyle kalabalıklaşır; bu tarihlerde inanç ve geleneklerin harmanlandığı eşsiz bir atmosfer yaşanır. İç mekânındaki dini ikonalar, süslemeler ve manevi hava, burayı hem inanç turizmi hem de tarih meraklıları için benzersiz bir durak haline getirir.

Adalara gelindiğinde kesinlikle gelinmesi gereken bir yer. Yalnız uyarmakta fayda var çıkış yolu baya zahmetli ve yokuşlu. 15-20 dk kadar bir yokuş çıkılması gerekiyor.

Yokuş yürümek biraz zor olsa da manzarası çok güzel.

Kiliseden çok manzarası büyülüyor. 20-25 dakikalık bir tepeyi tırmandıktan sonra inanılmaz bir manzarayla karşılaşıyorsunuz. Eğer spor yapıyorsanız çıktığınız o yokuşlu yol size keyif verecektir, eğer yapmıyorsanız bir hayli zorlanacaksınız. Sonundaki o manzara insana huzur verip çıkılan yokuşu unutturuyor. Kilise çok büyük bir kilise değildi ama ambiyansı korunmuş. Büyükada’ya gitmişken kesinlikle ziyaret edilmesi gereken bir yer.

Ortam güzel. Kilisenin içi de aynı şekilde çok fazla motif ile dolu. Eyüp’ün hikayesini okumanızı öneririm. Kiliseye ulaşmak için çıkılan yokuş insanı biraz yorabiliyor fakat manzaraya ve kiliseye değiyor yokuş

Büyükada'nın en yüksek noktalarından birisinde bulunan tarihi fakat küçük kilise. Ulaşımı zor olduğundan görmeye değer mi değmez mi karar vermek zor. Önce 68 tl vererek adanın merkezindeki çarşıdan minibüse binip son durakta iniyorsunuz, ardından kiliseye ulaşmak için yaklaşık 1 kilometre uzunluğunda arnavut kaldırımından oluşan dik bir yokuşu çıkmak zorundasınız. Tepede kilise dışında sadece bir kafe var. Manzara çok güzel olsa da herhangi bir sağlık sorununuz varsa çıkmanızı önermem.

Adalardan inince otobüslerin olduğu yere gidin. İlk kısımdaki yer olacak diğerleri değil. Sefer saat 9 da başlıyor. İneceğiniz yer son durak. Ücret 65 tl civarı. Son durakta inince hemen tabelayı görürsünüz. 20 dk yokuş sonunda kilise ve güzel manzara ile karşılaşıyorsunuz. İlk kez bunu yapmaya değer. İnerken çok zevkli.

Yokuşu 1000 metreden fazla tırmanıyorsunuz ama kilise görmeye değer, boyamalar hala ilk günkü gibi canlı. Diğer gördüğüm kiliselerden farklı olarak mimari yapısı camiyi de andırıyor. Adaya giderseniz seyir tepesini ve kiliseyi görmenizi tavsiye ederim 🙏🏼

Adı 3.yy da öldürülen Aziz Giorgios'tan gelmektedir.Yapılış tarihi ile pekçok rivayet olsa da kayıtlarda 1751 olarak geçmektedir.23 Nisan ve 24 Eylül'de ziyaretçi akınına uğruyor.Bu tarihlerde Aya Yorgi'ye giden yolu çıplak ayakla ve hiç konuşmadan takip edenlerin yarı hacı olduğuna ve dileğinin gerçekleşeceğine inanılıyor.

Selam güzel insanlar malesef Büyükada çöplüğe dönmüş çok üzüldüm böyle güzel bir yeri nasıl bu hale getirmişler, Kilise gitmek için bir çok yol var en kolayı belediye nin hizmet verdiği araçlar ile yolculuk yapmak, abonman adalara 4 biniş alıyor kiliseye gitmek için 3 biniş alıyor son durakta inince tam 1km yokuş yukarı çıkılıyor, ben daha önce 4 defa gittim manzarası efsane ,Kilise ise bir çok resim var içerde çekim yapılması yasak olduğu için çekemedim kilisenin yan tarafın da restaurant var güzel manzaralı fiyatlar makul, son olarak lütfen çevremizi temiz tutalim,

Kiliseyi görebilmek için uzun bir yokuş çıkmanız gerekiyor fakat bu uzun yokuşun ardından manzara oldukça güzel. Kilisenin hemen yanında bulunan kafeden yiyecek bir şeyler alıp manzaranın tadını çıkarabilirsiniz.

Meydandaki saatin ordan minibüsler kalkıyor, akbil geçiyor. Onunla en son durakta iniyorsunuz, 1 km lik dik bir yokuş var. Bebek arabası veya çocukla gelirken zorlanırsınız. Ancak adaya gelip burayı görmeyecekseniz hiç gelmeyin. Hem manevi olarak hem de ömrünüzde 1 kez deneyeceğiniz ve komik hatıra kalacak bir deneyim olacak. Yokuş çok dik, öğleden önce çıkmanızı öneririm. Sıcak basmadan. Yanınıza mutlaka su alın, yukarda cafe var yemek- alkollü- alkolsüz içecekler var. Fiyatlar ortalama fahiş değil. Personel çok ilgili, nezaketli wc ler temiz. Kedi ve köpekler var. Mama da götürebilirsiniz. 😻🐶 Klise 16.00 kapanıyor zamanınızı ona göre ayarlayın. İçeride fotoğraf çekmedik yasak olduğu için, çok farklı ambiyansı var. Mum alıp dilek dileyebilirsiniz, gönlünüzden ne koparsa para bırakılıyor. Kıyafet uygun değilse Üzerinize örtü örtmelisiniz kapıda var. O yorgunluktan sonra Cafe de bir şeyler içip manzaranın tadını çıkarttığınızda iyi ki diyorsunuz. Yani hayatınızda 1 km yokuş çıkıp, bir ibadethane ziyaret etmenizle bir şey kaybetmezsiniz. Tavsiyedir, deneyimleyin.
🌺🍀

Çok tatlı, hoş bir tarihi miras. O yolu çıkmak oldukça zor ama vardığınızda müthiş bir manzara ,harika bir ortam var. Kilise girişinde fotoğraf çekmemeniz ve aşırı açık kıyafetleriniz konusunda uyarılar mevcut, hatta girişte şal vb de bulunuyor (ücretsiz) . Hassasiyet ve saygı göstermek lazım . Ancak özellikle Türk vatandaşlarının uyarıları dikkate almadığını ve sürekli görevli tarafından uyarıldıklarina şahit olduk. Keşke her kültüre kendimizinkine saygı beklediğimiz gibi , saygı göstermeyi de bilsek . Bir de ağaçlara bağlanan plastik şişe etiketleri ve islak mendil parcalari var,insanoğlu ve batıl sevdası, resmen yüreğim yandi o ağaçlara bu kötülük neden yapılıyor. Yine de Büyük ada ya gidipte Aya Yorgi'ye uğramadan dönmeyin derim.

Buraya ulaşmak için inanılmaz bir yokuş çıktık, ufak bir kilise ve güzel bir manzara bizi bekliyordu.

Uzun ve yokuşlu bir yolu olması dışında, tepenin üstünde dört tarafı denizle çevrili bu nedenle bol rüzgarlı manzarası güzel bir ibadethane içeride görevli var eğer askılı ve şortla gelirseniz (kadınlar için) size şal tarzı bir şey veriyor hemen yanında restaurantı var manzarası harika buraya ulaşmak için iskele meydanından dolmuşlar kalkıyor istanbul kartınız varsa 68 yoksa kredi kartına 120₺ kişi başı ödeme yapabilirsiniz ulaşım konusunda bana biraz pahalı geldi iki kişi 500₺ gidip gelmek… onun dışında görülmesi gereken bir yer

O nasıl bir yokuş öyle. Cik cik bitmedi. Ama nihayetinde manzara harikaydi. Görülmeye değer, ama ben bir daha gitmem

Kiliseye girişte hiçbir ücret alınmıyor. Ben cumartesi günü geldim, hiç kalabalık değildi.

Buraya dördüncü gelişim. Daha önce 3 defa dilek dilemiştim ve oldu, bu sebeple yine dilek dilemek için geldim. Gelirken yanınızda mutlaka kalem ve kağıt getirin. Orada dilek yazıp camdan yapılmış kutunun içine atmanız gerekiyor.

İsterseniz çıkışta mum dikip yine dilek dileyebilirsiniz.

Ada’ya gelmişken mutlaka kiliseye çıkın. Biz Ada merkezinden yürüyerek geldik, hem de Ada’yı yürümek istedik. Yürümek istemezseniz. Merkezden otobüsler kalkıyor. Akbil kullanabilirsiniz. Meydan da bırakıyor sizi araç ve yürümeye başlıyorsunuz. Orada bir büfe var mutlaka su alın. Kilise yakınında da yazın yukarı gelen herkese buz gibi su ikram eden bir abi var elinizi yüzünüzü yıkamanız için çok tatlı.Bahar ayları çok daha uygun çıkmak için yazın sıcakta zor oluyor biraz. Yukarıdaki manzara güzel oturup dinlenebileceğiniz banklar var. Kilisenin yanında bir tesis var ama biz deneyimlemedik.

İçi küçüktü ama dışarısı çok güzel tepesinden çok güzel manzaralar var fotoğraflar çekebilirsin. Dışında kafe de var. Tepede olduğu için çok yokuş bir Karadenizli olarak yokuş bana da fazla geldi.

Yerel halk aralarında kiliseye giden yolu ızdırap yokuşu olarak adlandırıyor. 1.100 metrelik yokuş çıkılıyor. Çıkarken yol kenarları uzayıp giden iplerle dolu. Normalde serinlikte çıkılması daha az yorucu olur ama saat 17.00 de kapandığından dolayı güneşte çıkıyorsunuz, ama arada esen tatlı rüzgarları var. Yukarıda manzara o kadar güzel ki yorulduğunuza değiyor. Bir cafe-restaurant var, fiyatlar çok uçuk değil. Kilise ayrı bir ambiyans, güzel korunmuş, 👍🏻gitmeye görmeye değer…

Manzarası harika , en yukarıda bir de Cafe bulunuyor . Ama çıkış 30 dakikaya yakın sürüyor. Çok dik öldük çıkana kadar . Hani bir kere görülmeye değer denilen yer vardır ya onlardan biri diyebilirim . Bir daha o yokuşu çıkmam :)

Buraya ulasmak icin oncelikle o kocaman yokusu tirmanmaniz gerekiyor herhangi bir hastaliginiz varsa lutfen tirmanmayin. Bisikletle geldiyseniz bisiklete kilit takin bisikletle cikilmaz o tepe. Kiliseye gelirsek, omzunuzu ve bacaklarinizi ortmeniz icin kapida her kilisede oldugu gibi ortuler veriliyor fakat buna ragmen icerde omzu acik cok kisiyi uyarmak zorunda kaldim. Ben Roma'daki Sant'Ignazio di Loyola Kilisesine de gitmistim. Ve sahsen o tepeyi ciktiktan sonra burdan da ayni atmosferi beklemistim fakat hayir, kilise kucucuk. Ayni zamanda calisan kisideki ego ve sinir kimse de yok. Icerde fotograf cekmek yasak olmasina ragmen fotograf ceken turistlere laf edilmiyordu. O tepeyi ciktiktan sonra cidden iyi bir sey bekliyor insan fakat hayir, sinirli bir calisan, saygisiz turistler ve bagirarak birbirleriyle iletisime gecmeye calisan Turkler. Atmosfer cok kotuydu 2 dakika durup kendimi disariya manzarayi izlemeye attim. illa gelcem diyorsaniz gelin fakat bir olayi yok.

Kesinlikle çıkmaya değer bir yer değil. Aman aman etkileyici bir manzara yok aynı manzarayı İstanbul’un bir çok yerinde görebilirsiniz çevre düzenlemesi çok kötü her yer çalı çırpı. Oturulacak yeterli alan yok. Eğer ille de çıkmak istiyorsanız aşağıda mutlaka yanınıza su alın. İnanılmaz dik bir yokuş ve çok uzun bir yol. Adadan otobüslerle aşağıya kadar gelebilirsiniz fakat yukarı çıkmak için hiçbir araç kullanılamaz bisikletliler bile bisikletle çıkamadı yanlarında yürüttüler bisikleti. Özetle fotoğraflara bakın kendiniz karar verin çıkmaya değer mi.

Yokuşu berbat bir yol 2 km yokuş çıkıp tekrar iniyosunuz degermi bilmiyorum kilise küçük ve ülkemizdeki diğer kiliselerde pek farklı değil manzarası güzel ama

Büyükada'da bulunan tarihî kilise yuksek bir tepenin üzerinde bulunmakta. 1700 lü yıllarda bu bölgede Aya Yorgi manastırı yapılmış daha sonra 1900 lerin basinda kilise yapılmıştır. Küçük bir kilise olmasına rağmen tarihi oluşu ilgi çekiyor. İçeri girdiğinizde fotoğraf çekilmesine izin verilmiyor. Kilisenin hemen yanında İstanbul ve deniz manzaralı bir de kafe bulunuyor.

Merkezden kalkan aracı kullanıp İstanbulkart ile(tam 60 TL) son durak olan Lunapark durağında inip 750-800 m bir yokuş çıkıyorsunuz.saat 16.00'ya kadar ziyaret etmek mümkün.Küçük bir kilise..Sıcak havada hele de güneş tepedeyken yokuş çıkmak biraz zorluyor o yüzden ne kadar erken çıkarsanız o kadar rahat edersiniz.Ve çıkmadan önce yanınızda mutlaka suyunuz gözlük şapka ve güneş kreminiz olsun..Adanın en tepesinde bulunması sebebiyle harika manzarası mevcut.Kiliseyi ziyaret edenler uyulması istenen kılık kıyafet kuralı var..Taşlık alan kısmında güzel resimler çekmek mümkün..

İçerisinde fotoğraf ve video çekmek yasak. Etrafında böyle bir manzara tepesi var. Manzara ayaklarınızın altında kalıyor. Kilisenin olduğu yere çıkmak için zorlu bir yokuş sizi bekliyor.

Kiliseye gitmek için epey yürümek gerekiyor.Sıcak bir havada yürüyecekseniz mutlaka rahat ayakkabı tercih edin.Bunu özellikle yazdım çünkü her gidişimde topuklu ayakkabı giymiş hanımlar görüyorum canınıza yazık.Yanınızda mutlaka su ve yelpaze gibi bişey alın son gittiğimde pişmeme az kalmıştı:) haaa bir de dilek dilemek için kilise yolundaki ağaçlara plastik şeyler asmayın Tüm ağaçlar saçma sapan özellikle su şiselerinin marka ambalajları ile mahvolmuş.Bari ip ya da çaput asın.Yol kenarlarında dinlenmek için oturma bankları yapılmış. Kilise içinde fotoğraf çekimi yasak özellikle belirtilmiş.Saygım sonsuz ancak kilise görevlileri ziyaretçileri azarlar tonda konuşuyor.Kaçtır denk geliyorum.Biraz daha anlayışlı olabilirler.Umarım katkısı olur

Çarşıdan kalkan araclar ile ya da bisikletle lunapark meydanına kadar geliyorsunuz ve sonrasında zorlu dik bir yol sizi karşılıyor. Ortalama 1 km kadar dik bir yokuş çıkıyorsunuz. Çocuklu aileler ya da yanınızda taşımak zorunda olduğunuz bir şey varsa size uygun bir yol olmayabilir . Yokuşun sonunda guzel bir manzara ile birlikte Klise sizi karşılıyor. Girisler ücretsiz. Ama kurallara uygun bir şekilde girebiliyorsunuz. Değer mi derseniz bu göreceli bir kavram . Ben yürüyüşü ve doğayı sevdiğim için ben değer diye düşünüyorum.

Belediye otobüsünün indirdiği alandan yukarıya ciddi bir bayır devam ediyor 1 km kadar çıkınca kiliseye ulaşılıyor içerisinde resim çekmek yasak. Manzara olarak çok güzel yanınıza su almadan yola çıkmayın. Ben elektrikli bisiklet kiraladım ve o şekilde bayırı çıktım ama yine çok yoruldum. Gidilir bence hemen gitmemezlik yapmayın.

Adaya ilk gidişimiz olduğu için iskeleden kiliseye kadar yürümeyi tercih ettik. Yaklaşık yarım saat sürdü ama en zorlayıcı kısım Aya Yorgi' ye çıkan patika yol oldu. Dönüşte 60 lira civarında bir ücret karşılığı Adabüs kullanarak iskeleye indik ve o da sadece bir kaç dk sürdü.

Kilise yukarıda kalıyor ve bisiklet harici hiçbir araçla gidilmiyor, bu sebeple serin havalar tercih edilmelidir.

Merkezden dolmuşlar var. Kişi başı 2024 haziranı itibariyle 61 tl. Değer mi değer. Eğer aylık akbiliniz varsa 6 biniş kesiyor. Bu ücreti ödedikten sonra manastıra en yakın noktada inebilirsiniz. Asıl iş indikten sonra 1100 metre bir yürüyüş var. Güneşin konumunu doğru hesaplarsanız yani 4 ten sonra gölgede çıkarsınız öncesi güneş olmakla birlikte yine yer yer ağaç gölgesi mevcut dinlenmek için banklar var. Ağır tempoda 2 çocukla çıktık. Ancak bisikletle gelenler birde bisiklet taşıyor bu hatayı yapmayın :) harika bir manzara sizi bekliyor. Bol eğlenceler.

Bisikletle gidilemeyecek kadar dik bir konumda öncelikle. Büyükada’nın merkezinden dolmuş ile kilisenin aşağısındaki meydana gidilebiliyor. Kiliseye oradan itibaren çıkmak mantıklı olacaktır. Kiliseye giriş ücretsizdi. Yine aynı şekilde dolmuş ile döndükten sonra merkezden bisiklet kiralanıp düzlükte bisiklet sürmek mantıklı bir seçenek olacaktır ;)

Vapurla indiğiniz yerin orada 60₺'ya akbil ile kilisenin az aşağısında bulunan meydana kadar gelebilirsiniz. Oradan yokuş yukarı ortalama 1 km kadar çıkıyorsunuz. Manzarası harika ötesi. Kilisenin belli başlı kuralları var. Tabelada yazıyor zaten. (Resimlere ekledim.) Kiliseye sırtınızı verdiğinizde sol tarafınızda taşlıklar var orada da güzel resimler çekilebilirsiniz. Yalnız, dikkatli olmakta fayda var tehlikeli yerleri mevcut.

İçerisi bir Küp kare gibi küçük ama içerisindeki tarihi eserler çok güzel. Manzarasında fotoğraf çektirmeden oradan ayrılmayın ;)

Yokuş çok dik bu yüzden bisikletle çıkmanızı tavsiye etmem. Kiliseye vardığınızda hoş manzaralı çay kahve veya alkol tuketebileceğiniz bir restaurant mevcut. Kilise 16.00 da kapandığı için içeri giremedik fakat restaurant güzeldi.

yuruyerek gitmeyi planliyorsaniz tum o yokusu yurumeye deger mi emin degilim, kucuk bir kilise sonucta ama icerisi resimler ve ikonalarla dolu ve manzarasi da cok guzel. Asiklar yolundan dumduz ilerleyince tabelalardan da takip edince cikiyor hemen karsiniza, dedigim gibi sorunu yokuslu yoldan gidilmesi.

Buraya gelirken 1km lik dik bayır boyunca kilisenin neden orada olduğunu sorgulayacaksınız. Bunu bilerek çıkın. Yanında restoran iyi onada yorum ekledim 👍

Kiliseye ulaşmak bir dert 1 km. dik bir rampa çıkarım diyorsanız ne ala yukarda çok bir şey beklemeyin ama manzarası 10 numero

Çok yorucu bir çıkış süreci var ama manzarası güzel şanslıysanız ritüelleri izleyebilirsiniz ordaki ikonlar hoş duruyor zamanında buraya gelmek yarı haç sayılıyordu ortodokslarda cidden yorucu çıkış var nefes nefese kaldım zaten 28 derece , ama güzel sonuçta bedelli olunca vardığınızda ayrı güzel oluyor , zaten bir nevi spor yapmış oluyorsunuz

Otobüsle tepeye geldik. Ordan da 1km yürüyüş yolu vardı. Çıkması zulüm. Taksimdeki kilise kadar etkilemedi. Manzarası müthiş

Manzarası muhteşem, doğası harika. Bisiklet ile buraya gelinmesine izin verilmiyor. Lunaparkta bırakıp yaklaşık 800 metre dik bir yoldan gelmeniz gerekiyor ama gelip görmeye değer

Çok güzel, tarih kokuyor. İçerisinde bir çok sanat eseri niteliğinde eşya var. Manzara harika, yanında bulunan restoranın köftesi mükemmel.

Ulaşmak için 1km bir tepeye tırmanmanız gerekiyor. Ama agaçların arasında acele etmeden sohbet muhabbet eşliğinde güzel geçeceğini söyleyebilirim.

manzara mükemmel, erken vakit gidildiğinde kilisenin içini de görmek lazım

Hemen hemen her sene bahar aylarında bir kez mutlaka giderim. Ada merkezinden Aya Yorgi tepesine küçük veya büyük tur rotasını takip ederek keyifli bir yürüyüşle çıkabilirsiniz. Yalnız baştan uyarayım, son 1,3 km epey dik ve alışkın olmayanların için yorucu; terleme garantili. Ana yol üzerinde su vs alabileceğiniz bir iki tane ufak büfe var ama bence mutlaka sırt çantanıza yiyecek ve içeceklerinizi önceden hazırlayın; tepeye ulaşınca muhteşem manzara eşliğinde piknik yapmanızı şiddetle tavsiye ediyorum. Ve bir de yanmamak için güneş kremi kullanmayı unutmayın ;)

Enfes bir manzarası var. Sadece o manzara bile o yorucu yola değer. Kilise küçük bir kilise. Yürüyerek çıkmaya karar verirseniz en azından yokuşun başına kadar bir araç kullanmayı düşünebilirsiniz çünkü hem merkezden yürüyüş hem de o yokuş epey yorucu olabiliyor. Ancak güzergahtaki güzel yapıları kaçırma ihtimaliniz var. Adaya geldiğinizde buraya çıkıp bu manzarayı görmenizi tavsiye ederim 👌🏻

Güzel, yürüyüş spor yapmak için, tabiat,dağ , orman, deniz temiz hava,hepsi bir arada, sıcak havada orman serinliği,ama su almayı unutmayın, isterseniz çarşıdan ücretli arabalar var.belli bir yere kadar gider,sonra kiliseye kadar yine yürümek zorundasınız.Giderken biraz zorlandım yokuş olduğu için ama dönerken rahat yürüyüş yapmak mümkündür.

Gittiğimizde kapalıydı ama yeri çok güzel. Yaklaşık 1 km kadar dik bir yokuş çıkıyorsunuz. Sağlam kondisyon istiyor. Ama çıktığınıza değen bir manzarası var. Kilise kapalıydı gittiğimizde

Adanın en tepe kısmında bulunan , adayı tepeden seyredeceginiz bir konumda ,
Tepeden bulunan küçük bir kilise bulunmakta.
Yürüme ve bisiklet ile gitmeyi tavsiye etmiyorum malesef, çünkü biz bisiklet ile gittik ortalama yarım saat yol boyunca yokuş çıkıyorsunuz ve dik yokuşlar olduğu için yürümek zorundasiniz.

Büyükada’nın en yüksek noktasında bulunan Aya Yorgi Kilisesi, muhteşem bir manzaraya sahip. Ancak kiliseye ulaşmak için oldukça zorlu bir yokuşu tırmanmanız gerekiyor. Faytonla ya da yürüyerek çıkabilirsiniz, ama her iki seçenek de yorucu olabilir. Kiliseye çıkmadan önce bol bol su almayı ve güneş kremi sürmeyi unutmayın. Kiliseye vardığınızda ise sizi huzurlu bir atmosfer ve tarihi bir yapı karşılıyor. Aya Yorgi Kilisesi, hem dini hem de kültürel açıdan önemli bir yer. Burada dilek tutabilir, mum yakabilir ve Saint George ikonasını görebilirsiniz. Ayrıca kilisenin bahçesindeki kır lokantasında yemek yiyebilir veya çay içebilirsiniz. Aya Yorgi Kilisesi, Büyükada’nın en güzel yerlerinden biri, ama çıkış yolu çok zor olduğu için 4 yıldız veriyorum.

1,5 kilometrelik dik bir yokuşun sonunda kiliseye ulaşılıyor. Kiliseye girişte şortla ve sıfır kolluyla girişe izin verilmiyor, üstünü örtmelik kıyafet veriliyor. Kilise daha önce gördüğüm kiliselere göre daha karanlık ve küçüktü. Kilisenin yanında bir kafe bulunuyor. Diğer yanında ise 1-2 bank var. Biz banklarda kendi çapımızda küçük bir piknik yaptık,püfür püfür esiyordu. Manzaradan bahsetmeye gerek yok zatenn

Büyükadanın merkezine yakın bir konumda ,bir tepe üzerine inşaa edilmiş , çok güzel manzaraya sahip tarihi bir ibadethane.Etrafta milletin sağa sola bağladığı çaputların henüz olmadığı bir dönemde ziyaret etmiş bulunuyorum.Ortalık gayet sakindi.

Aya Yorgi Kilisesi, adanın manevi ve tarihi sembollerinden biridir. Yürüyüş mesafesi uzun, özellikle yaz aylarında su ve güneş kremi yanınızda bulundurmayı unutmayın. Kilisenin yakınında hem içecek hem de yemek sunan yerler mevcut

Büyükada'ya sadece bu Yapı için bile gelinebilir. İskeleden yürüyerek ulaşmak zorlayıcı olabilir. İstanbul kartınızı kullanarak elektrikli araçlarla ulaşabilirsiniz (60TL civarı ücreti varmış, abonmanlar ücretsiz)dönüşte yürüyüş oldukça keyifli güzergahta çok sayıda tarihi Konak var.

Tarihi yapının çıkış yolu daha temiz olmalı. Yine pisleten bizleriz tabi ama şu iplikler kuşların ayaklarına dolanıyor ve ayakları kopabiliyor. Belli bir süre sonra toplanmalı. Çoğu kopmuş. Ağaçlara bağlanmış poşetler anlamsız. Doğaya bu kadar kıymet verip motorlu taşıtların yasak olduğu bi yerde. İnanç kullanılarak bu poşetler ağaçlara bağlanmamalı. İpler ise kopmamışlar dursun ok ama kopan ipler rüzgarla neredeyse suratınıza uçuşuyor. Biraz derlenip toparlanmalı. Fotoğraf yasaktır izin alarak çektim.

Aya Yorgi kilisesi kesinlikle gidip görmeniz gereken bir yer. Büyükadada gelinip görülmesi gereken bir yer. Yolu gayet yorucu. Baya dik bir yokuşta bulunuyor. 1 km boyunca dim dik yürüyorsunuz. Yaşlılar için ibb destek araçları bulunuyor. Herkese tavsiye ediyorum. Tepeye çıkıncada dinlenebilir biseyler yiyip içebilirsiniz.

yol baya zorlu ama çıktığınızda manzaraya değiyor. biz yürüyerek çıktık ve bence olmasi gereken buydu. yukarıdaki manzara ve kilisenin güzelliği sizi iyi hissettirecek.

Maltepe’den Büyükada’ya giden vapurla 20 dakikada adaya ulaşılıyor. Buradan kiliseye gitmek için çeşitli araçlar mevcut. Küçük otobüse benzer araçla Lunapark durağına gidip oradan kiliseye geçebilirsiniz ancak bu araca binmek için 1 - 2 saat arasında beklemeniz gerekebilir. Durakta indikten sonra 1.5 km yakın kiliseye çıkan dik bir yokuş var. Oraya çıkınca kilisenin beraberinde manzara da oldukça ilgi çekici. Kilisenin yanında kafe ve içecek temin edebileceğiniz mekanlar da mevcut. Hayatınızda bir kere gideceğiniz yerlerden.

Rum ortadokslarına meraklı olduğum için özellikle gittiğim bir kiliseydi ancak personellerin sert tavırları ve kötü yaklaşımları, sürekli birşeylere kızmaları beni soğuttu. Klise içerisi çok ufak basık ve karanlık, aynı zamanda klisenin kendi personelleri turist kafilelere ayrı, yerli halka ayrı muamele yapıyor. Turistlerin yaptıkları birçok şeye göz yumarken aynı durumlarda yerli halka bağırıyorlar ve kızıyorlar (örnek: flaşsız fotoğraf çekmek ve fısıldayarak konuşmak gibi). Daha hoşgörülü bir şekilde karşılanmayı bekliyordum. Bu deneyim beni hiç memnun etmedi, Doğu'daki birçok ortadoks kilisesinde bile çok daha hoş görülü ve kibar bir şekilde karşılanmıştık.

Bence çok güzel bir yer yalnız tepeye çıkmak aşırı yorucu ve yol üzerinde ki çeşmeler maalesef ki akmıyor. Kilisenin içinde fotoğraf veya video çekmek yasak, kilisenin yan tarafında cafe bulunuyor eşsiz manzarasıyla dinlenmek için uygun bir yer.

Büyükada'da görülmesi gereken tarihi bir kilise. En yüksek konumda olması dolayısıyla manzara muazzam diye bilirim. Kilise yanında restaurantlar mevcut. Manzara eşliğinde keyifli vakit geçirilebilir.

Buraya gelmek gerçekten çok zor 1,5 km dik bir yokuşu tırmanıyorsunuz başkada yol yok. Fakat yukarı çıkınca püfür püfür bir hava muhteşem bir manzara ve içerde çok otantik bir klise ortamı.

Büyükada’nın en tepesinde bulunan bir kilisedir. Biz iskeleden kilisiye yürüyerek gittik bir saati aşkın bir süre yürüdük. Sıcakta gitmek zorlayıcı olsa da kilisi en tepede olduğu için inanılmaz güzel bir ada manzarası sizi karşılıyor kiliseye kadar gitmişken mum yakmadan dönmek olmaz mum da yaktım

Manzarası müthiş. Ama Kilise içindeki adam her bir dk da ştttt ve fotoğraf çekmeyin sesleri ile rahatsız etti. Evet fotoğraf çekmek yasak çok saçma ama buradaki en güzel manzaralı yer

23 Nisan da gittiğimiz için çok kalabalıktı. Sabah erken gittiğimiz için kalabalıktan etkilenmedik.
23 Nisan ve 24 Eylül Aya Yorgi için önemli günlermiş. Bu tarihlerde dilek dilemek için geliniyor.
Kiliseye çıkan dik bir yokuş var. Dilek dilemek isteyenler yokuşun başında ağaca ip bağlayıp hiç konuşmadan ve arkalarına bakmadan ipi çekerek yukarı çıkıyor. Kiliseye çıkarken yol üstünde birçok iplik satıcısı var.
Küçük makaralar yukarı kadar yetmiyor.uzun bir ip makarası almak lazım.
Yokuşu çıkmak yarım saatten fazla sürdü.
Yukarı kiliseye çıkınca da mum yakıp dileklerini tekrar ediyorlar.
Ayrıca dileğinizi yazıp kilisenin içindeki dilek kutusuna da atabilirsiniz.
Dileği gerçekleşenler herkese şeker dağıtıyorlar.cebimiz şekerle doldu.
Kilisenin yanında bir cafe restoran var. Self servis.sıcak soğuk alkollü içecek bulunuyor. Yemek de yiyebilirsiniz. Güzel manzaralı bir bahçesi var. Sandalyeleri çok konforlu değil fakat yorgunluğunuzu gidermek için güzel bir yer.

Yukarıda manzara çok güzel biz bilmeden ayin gününe denk geldik ve dileklerimizi tuttuk. Aşağıdaki meydana kadar adadaki taksi ve bisikletleri kullanabiliyorsunuz ama yokuşu yürüyerek çıkmak zorundasınız biraz uzak. Yokuş konusunda sorun yok diyorsanız bi gidip görülebilir (restorandaki ızgara köfteler başarılı)

Burası bir kilise ibadet yeri inananlar dualarını edip mumlarıni yakıp çıkıyor işte. Amacımız kiliseyi görmekten ziyade kilisenin konumundaki manzarayı görmekti ve manzara muhteşem. Kiliseyi görmek isteyenler saat 4 ten önce gelsinler 4 te ziyarete kapanıyor en azından turistik amaçlı gelenlere kapanıyor. İbadet etmek için gelene kapalı mı bilmiyorum. İkinci olarak buraya arac yok yokuş var ve bu yokuşu tırmanmaniz gerek. Çoğu kişi düşük puanlı vermiş görmeye değmez diye bence değer yokuşu sorun etmeyecekseniz gelin. Son olarak serin havalarda tercih edin bence yokuş yürümek sıcak havalarda sizi zorlayabilir. Bir de içeride fotoğraf çekmek yasak görevli izin vermiyor fakat o farketmeden bir iki fotoğraf çektim. Bir de dışarıda yazı olarak uyarı var lütfen kısa etekle açık kiyafetle vs. girmeyin diye. Ben bu kurala uydum fakat uymayan da girdi. Onca turist geliyor herkes kapanamaz diye düşünüyorum.

İçeriye diz üstü etekle girmenize izin verilmiyor buna dikkat edebilirsiniz. Kapıda bunun için koyulmuş örtüler mevcut bunları kullanarak giriş yapabilirsiniz. Gidiş yolu oldukça yorucu ancak manzarası harikaaa 👌🏻

Adını M.S. 3. yüzyılda Hıristiyan inancından dolayı öldürülen Kapadokyalı Aziz Georgios’tan almış olan Aya Yorgi Kilisesi, rivayetlere göre M.S. 963’te Bizans İmparatoru Nikiforos Fokas zamanında inşa edilmiş.
Bu kilise, Efes’teki Meryem Ana’nın Evi ile birlikte Hıristiyanlar tarafından Türkiye’deki iki hac noktasından biri.

Çıkışı yokuş yukarı ama güzel bir yol. Tepeye çıkıldığı zaman bizleri muhteşem deniz manzarası ve kilise karşılıyor .

O kadar uzun yürümeye değmediğini hissetiriyor. Kutsallığına ve o yorgunluk sonrası içilecek limonataya laf yok.
Meryem ananın ilk defa resimli tasvirini gördüğümüz kilise oldu. Şaşırtıcı bir görselliği var her tarafı çizim ama o kadar yürümeye değermi bilemem. Çıktıktan sonra inesiniz gelmez o kadar uzun bir yol düşünün, çıkan herkes sırılsıklam terliyor bilenler yedek kıyafetle gelmiş biz bilmiyorduk sucuk gibi terledik. Bu arada dağın tepesine de çıksanız araplardan kaçamıyorsunuz bu bakımdan biraz daralabilirsiniz. Hafta sonları çok dolu, hafta içi giderek daha ruhani bir ortam yakalıyabilirsiniz.
He bu arada, yokuşun başına ulaşım golf arabalarıyla yapılıyor. Bi araba 8 kişilik, kuyrukta 500kişi filan var. Hesabı siz yapın... Bu işe belediyenin el atması lazım hafta sonu araba yetişmiyor.

Uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra ulasabiliyorsunuz Aya Yorgi'ye. Tepede bulunan kendi halindeki işletme harika bir manzara sunuyor. Bisikletle çıkmak zor ama donusu de bir hayli keyifli. Eşsiz manzarayı gördüğünüzde yorulduğunuza degdiğini anlayacaksınız

Tepenin manzarası muhteşem, yokuşu çıktığınızda sağda kalıyor. Tepeye çıkmak için yokuş baya terletiyor. Ama fazlasıyla değiyor, gün batımı izlemenizi tavsiye ederim.

Yolu çok yorucu yürüyerek çıkmanızı tavsiye etmem. Saatli meydandan kalkan ba 2 otobüsüyle gidebilirsiniz. Otobüs bir yere getirdikten sonra 20 dk yokuş yürümeniz gerekiyor, yokuşu çıktığınıza değecek muhteşem bir manzaraya sahip bir yer. İbadete açık bir yer yanında büfe ve restoranı var. Yolda

çok etkileyici bir kilise. herkesin gitmesini ve etrafı fazlaca gezmesini öneriyorum gün batımını da çok hoş bir şekilde izleyebilirsiniz. soğuklarda gitmek daha iyi sanırım çünkü neredeyse kimse yoktu pazar olmasına rağmen. yazın aynı olur mu bilmiyorum. aşağıdan yukarı 800m yokuş var ama yukarıya çıkartan elektrikli araçlar var ücretiyle tabii. hemen aşağıda bir market var orası çok pahalı

Kültür gezisi amaçlı gittik ve gezdik. Kilise korunmuş ancak içerisi çok temiz değildi maalesef. İbadet yerleri kilise olsun cami olsun ne olursa olsun tertemiz olmalı. Tırmanmak biraz zorlu yaşlılar çıkamayabilir. Bisiklet ile gitmek mantıklı yol arnavut kaldırımı olduğu için inmek de zor. Bisikletle aşağıya salıp inersiniz. Yalnız yukarı çıkarmak da bir hayli zor olur ☺️

Cok dik yokuşu olan çıktığımıza değecek mi acaba diye her 250 metrede bir sorguladigim kilise. Kiliseye giden tabelalar kalan yolu değil geldiğiniz yolu gösteriyor 500den sonra 750 mt tabelasını görünce geri dönecektim az daha :)

Muhteşem bir yer. Eğer büyük ada da kaldıysanız buraya sabah gitmenizi öneririm zira çok kalabalık oluyor tepe. Fotoğraf çekmek için daha uygun. Kilise sabah 10 -16 arasi açık

Yokuş çıkma pahasına kiliseyi görmek isteyenler gitsin mutlaka. Bulunduğu konum ve manzara şahane. Çay bahçesinde çay içip manzarayı izleyin. Mum yakıp dilek dilemeyi unutmayın 🙏🌿

Ziyaret edecekseniz kesinlikle adaya geldiğiniz gibi, sabah erken saatlerde çıkmalısınız. Çünkü yol uzun. Deniz kenarından 51 dakika sürüyor ve neredeyse hep yokuş çıkıyorsunuz. Hele son 1 km var ki çok dik bir yokuş. Sonunda küçük ama tarihi ve dini açıdan çok büyük bir öneme sahip kilise karşılıyor sizi. Saat 10.00-16.00 arası açık. Manzaraya ise diyecek yok. Gerçekten enfes.

Adanın belediye otobusleri çarşı içinden kalkıyor. Belli bir yüksekliğe gittikten sonra kendiniz yolunuza 1 km kadar dik yokuşu tırmanırken buluyorsunuz. Nitekim uzun dik ve ormanlik alanın içinde yürüyorsunuz ancak huzurlu, küçük bir kilise. Fotograf çekmek yasaktı ama çekmeliydim görülmesi açısından bunun için üzgünüm. Kilisenin oradan ufka bakıldığında avrupanin en büyük ahşap yapısı olan rum yetimhanesini ve yine yakınlarında bir diğer önemli kiliseyi gorebilirsiniz. Dilerseniz onca yokuşu çıkmışken diğer iki yeri de görebilirsiniz.

Lunapark meydanından dik yokuş olarak çıkış yapıyorsunuz 16.00 dan sonra kapalı içeri girilmiyor ancak yanında ki cafe olsun kilise etrafından olsun harika bir manzara sizi karşılıyor hayran olmamak mümkün değil

Adalar iskelesinden yaklaşık 50 dakikalık bir yürüyüş mesafesinde, 4 farklı araç türüyle gidilebilir.
1. Belediyenin elektrikli renkli küçük otobüsü, ücreti kişi başı 26.5 TL ( sadece istanbulkart geçerli , para geçerli değil)
2. Belediyenin özel elektrikli taksisi otobüsten daha pahalıya denk geldiği söylendi. (Yine istanbulkart geçerli) Kullanmadım.
3.Özel 3 -4 kişilik elektrikli motorlar, bunlarda fiyatları değişkenlik gösteriyor 100 lira diyende var, 350 lira diyende var. Dikkat etmek gerekir.
4 . Bisiklet, bisikleti dikkatli kullanmak gerekir haftasındaki çok kalabalık oluyor.

Yolun belirli bir kısmını gittikten sonra yürüyüş yapmanız gerekiyor, çok yorucu dik bir yokuş ve ortalama 15 dakika, AMA SONUNDA KARŞILAŞILAN MANZARA YORGUNLUĞA DEĞECEK CİNSTEN diye düşünüyorum.

KİLİSENIN TEMELLERI 1905 Yılında atılmış
Ancak 1751 yılından itibaren orada bir manastır olduğu biliniyor.
İnanışa göre kiliseye 23 Nisan ile 23 Eylül arasında çıplak ayakla ve hiç konuşmadan çıkan kimseler yarı hacı olmaktadır. Bunun yanında bu tarihler arasında ziyaret etmek diğer zamanlara göre daha kutsal kabul edilmektedir.

Her sene mutlaka giderim. Bugüne kadar her dinden insanın gelip, uzun ve dik yokuşu çıkarken ettiği dualar, akabinde tepede yenilen nefis köfte ve muhteşem manzarasıyla, huzur ötesi bir yer.

Adanın en üst kısmı sırf manzara için bile gidilir. Kiliseyi ziyaret etmek isterseniz 16.00 da kapanıyor ona göre gidebilirsiniz. Çıkarken biraz yorucu oluyor tabi çocuklarla zor oldu biraz ama değdi...

Şahane bir yer ve bence Büyükada'ya gelen herkesin ziyaret etmesi gereken bir yer. Tek sıkıntısı yürüyerek yokuş yukarı çıkması çok zor ve belirli bir yerden sonra bisikletler de yasak, yollar uçurum kenarı olduğu için. İçeriye şort veya herhangi açık, abartılı kıyafetlerle girilmeye izin verilmiyor her kilisede olduğu gibi. Kilisenin yanında yiyecek ve içecek alıp oturabileceğiniz bir yer de var.

Büyükada’nın en güzel noktalarından bir tanesi. Uzun bir yokuşu olsa da yol boyunca dinlenmek için banklar bulunuyor. Ağaç altlarında dinlenerek çıkabilirsiniz. Bisiklet mantıklı olmaz yokuş zorlu. Ancak tepedeki manzaraya değiyor. Kilisenin yanında alkollü/alkolsüz bir şeyler içebileceğiniz manzarası harika bir cafe var. Bir tarafta İstanbul manzarası bir tarafta Heybeliada bir tarafta Sedef adasını görebiliyorsunuz.
Not: Kiliseye girmek için uygun kıyafet giymek gerekiyor.

Büyükada da iskeleye yarım saat uzaklıkta büyük bir tepenin üzerine kurulu kilise. Çok güzel ve büyüleyici bir ortamı ve manzarası var mutlaka ziyaret edilmeli.

Her bölgenin Ruhani bir koruyucusu ya da ona ait bir makamı vardır. Büyükada'nin Ruhani koruyucusu ise Aya Yorgi'dir. Adanın etrafında elektrikli tur araçları ile dolaşırken Aya Yorgi'ye gideceğimizi söylediğinizde turun tepe noktasında sizi indirir. Yaklaşık 1000 metre yukarı yokuşu sonunda muhteşem bir manzara ile kilise karşınıza çıkar. 23 Nisan'da insanlar akın akın gelip, dualar edip nimetlerinin kabul olması için ağaçlara rengarenk ipler bağlar. İster çay kahve ister şarap bira içerek muhteşem manzarın keyfini çıkartabilirsiniz. O yokuşu çıkmaya %100 değiyor..

Kilise 16.00 da kapandığı için içerisini göremedik fakat dışarıdan bakımlı ve güzel görünüyordu. Dışındaki seyir banklarından manzara harika. Lunapark kısmından epey yokuş çıktıktan sonra kiliseye varıyorsunuz. Yol üzerinden anlamsız ipler ağaçlara sarılmıştı. Dallara maske bağlamak gibi mantıksız ve aptalca bir durum sözkonusu. Çöpler epey dolmuş ve taşmıştı. Biraz daha ilgili olunması gerekiyor .

Büyük Ada'ya geldiğinizde mutlaka ziyaret edin.Ulasimin akülü taşıtlar ile sağlandığı bu kilise aynı zamanda eşsiz manzarası ile birlikte zihinlerde kalıyor. Gün sonunda yakındaki cafede ev yapımı limonatanizi yorumlarken güneşin muhteşem batışına tanıklık edin

Aya Yorgi Manastırı'nın inşa ediliş tarihi 1751'dir. Bu tarihte inşa edilmiş olan küçük kilise, şapel ve dua yeri eski kilise olarak bilinir ve iki katlı, kiremit örtülü küçük bir yapıdır. Tepede çan kulesinin arkasındaki kesme taştan yapılmış olan kilise ise yeni Aya Yorgi Kilisesi'dir ve 1905 yılında inşa edilmiş, 1909 yılında kullanıma açılmıştır. Sizi upuzun ve dik bir yokuş beklemektedir, ama çıktığınız yokuşa değecek. Gerek kilisenin içerisi gerekse enfes manzarası çıktığınız yokuşa değecek. Eğer ki bisiklet ile çıktıysanız, yokuş aşağı inmesi çok zevkli ve eğlenceli. Kesinlikle gidip görülmesi gereken bir yer.

Aya yorgi kilisesi temiz tutulmuş ve korunmuş güzel bir ibadethane.sonuçta her ibadethane gibi orası da kutsal bir mekan.Ama standart Türk insanı olarak hiçbirşeye saygımız olmadığı gibi ALLAH'A ibadethaneyede saygımız olmadığını üzülerek gözlemledim...Oradaki görevli içeriye defalarca gelip lütfen sessiz olun,resim çekmeyin ve insanlar şuan ibadette demesine rağmen resim çekmeye ve kıkırdamaya dvm ediyorlar..Ama biz aynı şey camilerimizde yapılınca tepki gösterip birde üstüne efelik yapıyoruz.Sonuçta ALLAH'IN yarattığı her din ve peygamber çok önemli ve kıymetli.Gidip görmelisiniz manzarası ve konumu muhteşem..

Özellikle manzara fotoğraflarıni ekledim, yürüyerek 1.5 saatte ulaştık, ciddi dik bir bayır var ama çevrenin guzelliklerine dalıp bitiriyorsunuz, adanin en ust noktasinda ve her tarafa hakim, manzara için kelimeler yetersiz kalıyor, klise acik olduğunda içi ufak ama güzel, nazik olmak şartıyla ziyaret edilmesi tavsiye edilir.

Kiliseye gidiş epey zorluydu, dik bir yokuş bulunuyor. Yorucu ama manzarası şahane, kesinlikle gitmelisiniz. Kiliseye 16.00'dan sonra girilmiyor bunu da unutmayın, yalnız manzarayı izleyebilirsiniz tabii.

Büyükada iett otobüsleri ile iskeleden İstanbul kart ile 13.8₺ karşılığında lunapark durağına kadar gidip oradan da 1km dik yokuşu yürüyerek çıkıp ulaşılan zirvede bulunan hala faaliyette olan kilise. İsteyen iskeleden geze geze yürüyerek de gidebilir tabi ki ama dediğim gibi yokuş dik ve biraz zahmetli ama zirvede olduğu için kuş bakışı manzarası güzel. Kilise girişi ücretsiz.

Çıktığınızda manzara çok güzel. Eğer bisikletle çıkıyorsanız taşlarda tekerleklere dikkat edin derim. Kilisede fotoğraf çekmek yasak (!) Hiçbir açıklama yok. Keşke çizimler ve yazılar için çeviriler olsaydı tarihi anlayabildeydik. Açıklayan kimse de olmadı. Küçük bir yerdi.

Kesinlikle gidilip görülmesi gereken bir yer. Biz karın yağdığı ilk gün gittik ve bence çok şanslıydık o güne denk geldiği için. İnanılmaz bir deneyimdi. Meydandan arabaya bindik nizam camisine kadar gittik kardan dolayı daha fazla gitmedi ancak gerek de yokmuş zaten. Lunaparka bir yokuş çıkıp ulaştık daha sonra lunaparkın yanındaki yokuşu tırmanmaya başladık. 20 dakika sürdü yavaş yavaş çıktık yağan karın tadını çıkardık ömrümde unutamayacağım bir gündü. Kiliseye girdik dua ettik, dilek diledik. Etrafını gezmeye başladık sedef adasını izledik uzun uzun. Bazı insanlar civarda lunaparktan başka bir yer yok yazmış her hangi bir şey almak için diye ama kilisenin hemen yanında çok sıcak bir Cafe var yüce tepe adında. Biz orada oturduk manzara eşliğinde şarap içtik sıcak börek yedik çok huzur vericiydi. Başka bir mevsimini görmek için tekrar gideceğimize eminim.

Büyük adanın en iyi manzarası Aya Yorgi Kilisesinin olduğu yerdedir. İnanışa göre kiliseye giden yolda, aşağıdan kiliseye kadar ipi açarak ipi koparmadan bitirebilen kişilerin dilekleri gerçekleşiyor. Ayrıca kilisedeki dilek kutusuna, kağıda yazılarak ya da çizilerekte dilek tutulabiliyor.

Büyükada da en güzel manzaraya sahip mekanlardan bir tanesi. Manzara muhteşem ve yemekleri lezzetli. Çalışanlar gayet ilgili ve yardımsever. Korona için mekanda dezenfektan bulunuyor ve ıslak mendil ikram ediyorlar.
Fiyat performans adalara göre gayet makul. Örneğin bir tavuk şiş 22₺.
Tek sorun yemeğinizi yerken karga ve martıların masalara saldırıyor olması. Biran önce yiyip kalkmak istiyorsunuz ve bu durum rahatsız edici olabiliyor.
Herşeye rağmen gidilesi bir mekan..

Merkezden yuruyerek 50 dakikaya kiliseye ulastik(yeni tasitlarla da gidebilirsiniz 12 tl) ormanin bolca yesilin icinden gectik ve cokca yokus tirmandik fakat kiliseye vardiginizda manzara ve kilisenin guzelligi her seyi unutturuyor. Tepede denize karsi bankta oturup essiz manzarayi seyredebilir oradaki cafeden bir sicak icecek alip isinabilirsiniz.

Vapur İETT nin iskelesinden sonra yaklaşık 45 dk yürüme mesafesinde. Yaşlılar için çıkması zor Olabilir. Çok dik yokuş. Adanın en yüksek yeri olabilir. Saat 4 den sonra kapandığı için erken gitmeniz gerekiyor. Önce Aya Yorgi daha sonra aşıklar tepesine yürürseniz yokuşlar daha az yorucu olur.

Bisiklet ile yokuşu çıkmakta zorlansak da manzara ve iniş çok süperdi. Kilisenin içine girince zaten kendinizi geçmişte buluyorsunuz. Ve isterseniz mum dikebilirisiniz.

Adalar çarşıdan faytonla meydana kadar gittikten sonra uzun bir yokuş çıkmanız gerekiyor. Ancak yol boyunca yemyeşil ağaçların arasından masmavi deniz manzarasıyla yapacağınız yürüyüş buna değer.

Dik bir yokuşu var , çıkışı biraz zorlu. Ama çok güzel bir manzara ve huzurlu bir ortama sahip. Saat 4 ten sonra kiliseye giremiyorsunuz, çünkü kapanmış oluyor biz göremedik malesef. Manzaraya karşı keyifle de yemek yiyip bir şeyler içebilirsiniz.

Bulunduğu konum sayesinde ziyaretçilerine eşsiz bir manzara sunan Aya Yorgi Kilisesi ve Manastırı’nı, yerleşim yerinin en önemli simgelerinden biri olduğu için Büyükada gezilecek yerler listenize dâhil edebilirsiniz. Manastır olarak kullanılan bölümü 1751’de tamamlanan kilisenin kesme taştan yapılmış yeni binası 1905’te inşa edilmiş ve 1909 yılında kullanıma açılmış. Üzerinde dinlenme alanlarının bulunduğu, ağaçlarla çevrili bir yokuştan tırmanarak ulaşacağınız dini yapıyı özellikle 23 Nisan ve 24 Eylül tarihlerinde pek çok kişi dilekte bulunmak için ziyaret ediyor. #turkey #istanbul #princeislands #buyukada #gezginler #geziyor #gezingari #vacation #photooftheday #traveller #travelling #tourism #church #ayayorgi #kilise #gununfotosu #hurriyetseyahat #турция #стамбул #церковь #аяйорги #бюйюкада #путешественник #путешествия #фотодня

Kilise güzel resimlerini bırakıyorum bakarsiniz. Yüksek tepede olması sebebiyle manzarası çok guzel. Ama Kilise çok uzak yaklaşık 2km sürekli bir bayır cikiyorsunuz yanınıza bol su alın.

Aya Yorgi Manastırı'nın inşa ediliş tarihi 1751'dir. Bu tarihte inşa edilmiş olan küçük kilise, şapel ve dua yeri eski kilise olarak bilinir ve iki katlı, kiremit örtülü küçük bir yapıdır.
mutlaka gidilmeli manzara muhteşem kilisenin yanında cafe restaurant var çay kahve bira yemek her şey var fiyatlar uçuk değil

Aya Yorgi kilisesini bilmem ama aya Yorgi çay bahçesinin manzarası süperdi. Adalar un bütün güzelliği ayaklarımın altında kaldı sanki. Herşey kuşbakışı bakmak çok güzeldi yorucu bir tırmanış ama güzel bir nefes oldu. Türk kahvesini iğrenç yapıyorlar yanlız kesinlikle içmenizi önermiyorum 😔

Yolu çok meşakkatli olmasına rağmen güzel manzarası ile buna değen mekan. Manastırın içini gezebiliyorsunuz. Tepede bir cafe var. Fiyatları cüzi. Buraya çıkmanız için yarım saat yokuş çıkıyorsunuz. Bisikletinizi aşağıda 2 liraya bırakmanızı tavsiye ederim. Tepeye kadar su alabileceğiniz bir yer yok.

Hem tarihi, hem manzarası hemde doğası ile birlikte çok huzur verici bir kilise. Adanın en arka tepe kısmında bulunuyor. İsterseniz direk yok tırmanmaya başlayıp yorucu ama kısa yoldan girebilirsiniz. İsterseniz de adayı dolaşıp uzun ama daha rahat yoldan girebilirsiniz. Yokuş alışkın olmayanları doğal olarak yoracaktır. Ama inanın buna değiyor .

Hiç şüphesiz istanbul ve Marmara'nın en güzel manzaralarından biri. Tepedeki restaurantta herşey leziz. Alkol servisi var. Kredi Kartı geçiyor. Buraya mihrapta gelmenizi şiddetle tavsiye ederim.

Ulaşım konusunda sıkıntı yaşadığımız bir yerdi. Ada içinde gezmek için ya faytonları kullanmanız gerekiyor(biraz maliyetli) ya da bisiklet kullanmanız gerekiyor. Biz de bisiklet yorucu olduğu için. Yürüyerek çıktık kiliseye kadar. Kilisenin yanında bir isletme var yemek yiyebileceğiniz. Yukarı çıkmak oldukça zahmetli olmasına rağmen muhteşem bir manzara bekliyor sizleri. Fotoğraf çekmeyi sevenler için güzel bir ortam. Ada evleri de görülmeye değerler.

Eğer yokuş çıkarım ne varki bunda diyorsanız mutlaka çıkıp adayı tepeden İstanbulu karşıdan görmelisiniz. Aya yorgiye çıkmadan Adaya geldim diyemezsiniz çünkü. Ben akşam üstü saatlerini tavsiye ederim gün dönümü çok lezzetli oluyor zira.. Yemekler beklenmedik derecede güzel, sucuk eski kaşar ve böreklerini muhakkak denemelisiniz. Tek sevmediğim self servis oluşu veriyorlar elinize tepsiyi romantik ortamı hiç ediyorlar bir anda.. saatlerin nasıl geçtiğini anlamakta zorlanabilirsiniz, yukarsı biraz serin oluyor akşamları bilginize..

Aya Yorgi Kilisesi’nin bugünkü binasının temelleri 1905 yılında atılmış olmasına rağmen elde edilen bilgilere göre kilisenin buradaki varlığı daha öncesinde manastır olarak 1751 yılına kadar gitmektedir. Efsaneye göre ise buranın tarihi ve kutsallığı binlerce yıl öncesine kadar gitmektedir. Rumlar tarafından “Aya Yorgos” olarak telaffuz edilen kilise zamanla şimdiki ismiyle anılır olmuştur. İki katlı bir yapı olarak inşa edilen kilisenin en dikkat çeken yanı ise duvarında bir mızrak ikonasının olmasıdır. Bu mızrakla Saint George’un denizden çıkan bir canavarı öldürdüğüne inanılır. Üstünde bu kadar inanışın olması bu kiliseyi Ortodoks Hristiyanları için oldukça kutsal bir yer haline getirmiştir. Ortodoksların Türkiye’deki hac olarak kabul ettikleri iki kutsal yerden biri olan kiliseye (diğer yer ise Meryem Ana evidir.) 23 Nisan ve 23 Eylül tarihlerinde ise yoğun bir ziyaretçi akını olur. Öyle ki bugünlerde ada vapurlarında, kilise yokuşunda ve Aya Yorgi tepesinde kalabalıktan neredeyse adım atılacak yer bulunmaz. Bu tarihlerde kilisenin ziyaret edilmesiyle ilgili şu şekilde bir efsane anlatılır:

Tüm Dileklerin Gerçekleştiği Kilise

İnanışa göre Bizans döneminde Büyükada işgale uğrayınca papazlar kutsal eşyalar daha sonra çıkarılmak üzere toprağa gömülür. Aradan uzun yıllar geçer ve bir çoban rüyasında bu kutsal eşyalarla ilgili rüya görür. Rüyasında aziz, çobanı bir yere çağırır. Azizin dediklerin yapan çoban çıplak ayakla bu yokuşu tırmanır ve bir çan sesini duyduğunda toprağı kazmaya başlar. Toprak altında bulunan kutsal eşyalar ile kilisenin simgesi olan ikona gün yüzüne çıkmış olur. Bu efsanedeki inanışa göre 23 Nisan ve 23 Eylül tarihlerinde kilise zirvesine hiç konuşmadan ve çıplak ayakla ulaşanlar yarı hacı olarak kabul görürler. Ayrıca bu günlerde ziyareti gerçekleştirmek diğer günlere nazaran daha kutsal olarak görülür.

Zorlu yokuştan sonra kiliseye ulaşanlar dileklerini bir kağıda yazıp dilek kutusuna atabiliyorlar. Kiliseden ayrılırken de bir anahtar ya da kilise çanını yanına alan ziyaretçilerin dilekleri kabul olursa bu eşyayı kiliseye götürmeleri de efsaneye göre zorunlu tutuluyor. Ayrıca yokuşun başında bir ucu bağlanan ipi makarayla aça aça yukarıya ulaşanların kısmetlerinin de sonuna kadar açılacağı şeklinde inanışlar mevcuttur. Ayrıca yokuş kenarlarında bulunan ağaçlara dileklerin yazılarak adak yapılabilir.

Büyükada iskelesinden Aya Yorgi kilisesine varmak toplam olarak yürüyerek 1,5 saat vakit alıyor.
Dik bir yokuş sizi bekliyor ; yokuşta kesinlikle hızınız kesilecektir.Ama manzara için kesinlikle değer.
İskeleden Aya Yorgi Yokuşuna kadar fayton fiyatları 45 TL.

Anlamak isteyene anlam saklı bir yer. Uzunca bir tepeye tırmanmanın yorgunluğuyla vardığım noktada şunu anladım. Bu insanlar bu yeri tepeye yapmışlar neden, Tanrıya ulaşmak öyle kolay değil. Emek sarf etmen kendini feda etmen gerek. Ancak ondan sonra Tanrı seni affeder. He tabi bir de o kadar tepe çıkıyorsunuz diye de çok umutlanmamak gerek mimari olarak çok da bir özelliği olmayan bildiğimiz düz kilise. Kilisenin etrafındaki panaromik alan harikulade. Eğer bisikletle çıkarsanız 1 saatte çıktığınız yolu 10 dakikada inersiniz ( birine çarpmadığınız sürece.). İçeride de fotoğraf çekmeyin diye insanlara bağıran bir görevli var, denk gelmekten kaçının. Fotoğraf çekmenin yasak olması kadar saçma bir durum olamaz. İçeride dua eden veya ayin yapan kimse olmamasına rağmen. Ayrıca ücretli bir müze de değil.

Büyükada'nın en güzel manzarasına buradan bakılır. Ama öncesinde güzel, uzun ve dik bir yokuş sizi bekliyor. Tepeye vardığınızda soluklanmak için manzarasına bayılacağınız güzel bir kahve var. Kahve de tost, sandöviç ve yemek de servis ediliyor ve saat 23:00'e kadar açık. Çayınızı ve suyunuzu yudumladıktan sonra küçük ama bir o kadar da güzel kiliseyi gezebilirsiniz. Kiliseye girmeden önce telefonunuzu sessize almayı unutmayın :)