Eski Ankara’dan günümüze kalmış en hareketli semtlerden birisi Atpazarı-Koyunpazarı yöresidir. Hisar’ın Cümle Kapısı’nın önündeki alan “At Pazarı” idi. Atpazarı’nda, günümüzde, çoğunlukla erzak satan esnaf ve kısmen de eskisi gibi zahireciler vardır. Ankara’nın bedesteni ve hanları da yoğun olarak bu bölgede yer alırdı. Kale kapısının sağında, dış surlara dayanmış olarak “Un Pazarı” ve bu meydandan doğuya doğru giden Atpazarı Sokağı’nın içerisinde de zahireciler ve tiftikçiler vardı. Atpazarı’ndan, Çengel Han yanından aşağı doğru inen Koyunpazarı yokuşundaki çarşı “Pazar-ı Ganem” adını alıyordu. Bugünkü Saraçlar Sokak ile Arslanhane Camisi’ne doğru çıkan Can Sokak daha aşağıda birleşiyordu ve buradaki meydan da “Koyun Pazarı” idi. Günümüzde de çok hareketli olan Koyunpazarı çarşısında ekmekçi, nalbant ve bakkal dükkânları ile buraya açılan sokaklarda çeşitli esnaf yer alırdı. At Pazarı’na, daha aşağılardaki Koyun Pazarı’na ve şimdiki Ulucanlar ile Anafartalar caddeleri kavşağındaki “Saman Pazarı”na çevre köylüler alışverişe geliyordu. Atlarını, eşeklerini, günümüzdeki otoparklar gibi, hanlara bırakıyorlar; onlar alışverişlerini yaparlar iken hayvanlarının bakımları yapılıyordu. Kim bilir belki de şimdi kullandığımız “değnekçi” lafı o zamanlardan kalmaydı. Osmanlı Ankara’sının bir diğer meydanı olan “Kağnı Pazarı” ise Nümune Hastanesi karşısındaki düzlükteydi ve buraya kağnılarla getirilen odunlardan Ankara halkı yakacak ihtiyacını karşılardı.