Biraz daha geliştirilebilir rehberle anlatılabilir. Tek başınıza toprağa bakıp dönüyorsunuz çıkış veya girişte içicek satılabilir.

Hitit uygarlığına ait ilk şehir saray yerleşimi. Fresk çizimleri görmek heyecan vericiydi. Gezmeden önce detaylı araştırma yapmanızı tavsiye ederim. Çalışma ise yavaş ilerliyor. Hakettiği ilgiyi henüz görmüş değil.

Biraz bakımsız kalmış. Birçok bölümü kapalı zaten. Girişte aracınızı yol kenarına park ediyorsunuz otoparkı yok. Girerken aslan ve taş kabartma resimleri mevcut. Birçok eserin farklı müzelere götürüldüğü söyleniyor. Girişte eski bir Arslantepe evi örneği var. Kendiniz biraz araştırma yapıp öyle gidin yoksa rehber vs yönlendirme pek yok.

Elazığa 80 km uzaklıkta bulunan 5.500 yıllık bir höyük. Göbeklitepe kadar net şekil ve resimler yok burada. Zira hala kazı aşamasında olmasına rağmen ziyarete açılmış. Belki daha sonra buluntular derlenerek daha kapsamlı ve anlaşılabilir bir sunum yapılabilir.

Malatya'ya gidince depremden dolayı bazı yerlere gidemedik müze ve kervansaray gibi. Boşa geldik diye düşünürken Arslantepe Höyüğü ile karşılaştık. Gayet iyi dolu dolu geçen bir gezinti oldu. Ulaşımı da kolay. Eserler de şahane.

Malatyada görülecek zaten çok tarihi yer yok burası 5 bin yıllık bir kalıntı ve bu yerde saray devlet tapınak ve değişik etkinlikler yapılmış

Tarihsel önemini bilerek giderseniz kuru kuruya taşa bakmış olmazsınız ya da burada taştan başka hiçbir şey yok diyenlerden farkınız olur. Yolu gayet iyi, Malatya merkezden çok rahat gidiliyor. Ziyaret ücretsiz.

Arslantepe Höyüğü, Malatya'nın 7 kilometre kuzeydoğusunda, Fırat Nehri'nin batı kıyısı yakınındaki Orduzu beldesinde yer almaktadır. Höyük 4,5 hektarlık bir alana yayılır ve yüksekliği 30 metredir.
MÖ 5000 yıllarından MS 11. yüzyıla kadar yerleşim görmüştür. MS 5. ve 6. yüzyıllar arasında Roma köyü olarak kullanılmış, daha sonra Bizans nekropolü (mezarlık) olarak yerleşimini tamamlamıştır.

Arslantepe kazıları, Doğu Anadolu yerleşme ve uygarlıkları için Geç Kalkolitik Çağ’dan İslami çağlara kadar kesintisiz bir yerleşme göstermesi açısından önemlidir. Kazılarda 6 yerleşme ve kültür tabakası ortaya çıkarılmıştır. Yüzeyde İslami döneme ve Bizans-Roma çağlarına ait kalıntılara rastlanırken diğer tabakalarda Kalkolitik dönem, İlk-Orta ve Eski Tunç Çağı, Hitit imparatorluk dönemi, Geç Hitit dönemi ve Demir Çağı’nı temsil eden yerleşmeler ve kalıntılar açığa çıkarılmıştır.

Höyükte yapılan kazılar sonucunda MÖ 3300-3000 yıllarına ait bir kerpiç saray, MÖ 3600-3500'lere ait bir tapınak, iki bini aşkın mühür baskısı ve kaliteli metal eserler bulunmuştur. Elde edilen veriler, Arslantepe’nin aristokrasinin doğduğu ve ilk devlet şeklinin ortaya çıktığı resmi, dini ve kültürel bir merkez olduğunu ortaya koymaktadır.
Arslantepe Ören Yeri, 2011 yılından bu yana açık hava müzesi olarak hizmet vermektedir. 2021 yılında UNESCO tarafından Dünya Mirası Listesi’ne kaydedilmiştir.

Tarihi açıdan herkesin kesinlikle gelip görmesi gereken bir yer. Burada büyük bir tarih yatıyor. Fakat sahip çıkma yönünden eksikler olduğunu düşünüyorum ve puan kırmam da bu yüzden. Öncelikle Türkiyedeki arkeolojik açıdan önemli olan diğer yerleri düşündüğünüz zaman oralar tam bir turizm merkezi haline getirilmiş. Fakat Arslantepe turist çekecek bir durumda değil. Gittiğimizde kapıda bir güvenlik yoktu. İçeriye girdiğimizde bizi yönlendirecek bir kişi ya da rehber yoktu. Dikkat çekici yönlendirmeler yoktu. Elini kolunu sallayıp içeride rahatça gezebilirsin. Her tarafta kamera olabilir ama oradaki bir çizime biri rahatlıkla zarar verebilir. Alanlara girilmemesi için ip çekilmiş ama biri yine bunun üzerinden kolaylıkla atlayabilir. Arka tarafta sanırım kazı çalışması devam ediyor fakat benim buraya 3. gelişim ve çok yavaş ilerlediğini söyleyebilirim. Benzeri olan Göbeklitepe’den önce keşfedilmiş bir yer olmasına rağmen bu şekilde kaderine terkedilmiş olması çok üzücü. Sosyal medya ve televizyonlarda Arslantepe’nin adı neredeyse hiç geçmiyor.

Çevrede yakınına bir yere Arslantepe Karşılama Merkezi diye bir yer yapılıyor. Umarım bir an önce burası biter ve Arslantepeyi güzelce anlatan animasyonların olduğu, insanların dinlenip çay içebilecekleri bir alanın olduğu bir merkez haline gelir. O zaman turist çekebilirse değerlendirmemi gözden geçireceğim.

Öncelikle ücretsiz olduğunu belirterek başlayalım.
Bence ücretsiz olması iyi değil çünkü bu ücretler aslında az da olsa o yerin masraflarını karşılıyor. Kapıda bir adet görevli gördüm ve o da sadece kuralları belirtip gerisine karışmıyor. UNESCO miras listesindeki bir yer için sadece bir görevli mi? Diyecek pek bir şey bulamıyorum.
Eğer benim gibi pek anlayan biri değilseniz bir rehbere mutlaka ihtiyaç duyuyorsunuz ama tahmin edin ne yok?
Bir şekilde içeri girip gezmeye başlarsanız da mutlaka panoları okuyun. Ancak panolarda bulduğum eksik şu ki: pano arkasındaki yeri mi anlatıyor yoksa başka bir yeri mi pek anlaşılmıyor. Ben hemen arkalarını anlatıyor diye okudum.
Gezmeden önce ya da gezi sırasında mutlaka küçük bir bilgilendirme sağlayın kendinize. Ben GPT kullandım ve pek faydasını gördüm.
Çok anlamamakla beraber üzerini kapatmak için yapılan çadır için sanki fazla fazla metal kullanılmıştı. Bu tabi ki gerekli de olabilir ancak görüntü açısından pek hoş olmadığını söylemeliyim.
Tarihe tanıklık edip o tarihin nasıl yalnız bırakıldığını görmek size iyi hissettirmeyebilir ancak gezip görmeye her türlü değer bir mekan.

Bir sit alanı olarak aşırı bakımsız bir yer. Böylesine tarihi bir yere sahip olmak ülke için çok değerli iken bakımsız olması üzücü. Tarihi hiçbir eser de göremedim maalesef duvara çizilen bir kaç çizim dışında.

Eğer tarihe ilgi duyuyorsanız tam size göre bir yer , 5000 yıl önceden kalma tarihi yerlerlerle ilgili bilgileri okumak çok güzel oluyor. Yolunuz Malatya'ya düştüyse gelmenizi tavsiye ederim