Altındağ’daki Altınpark’ın içinde konuşlanmış bu fuar merkezi, doğayla iç içe olması sayesinde güzel bir çevresel avantaja sahip. Girişte çevrenin ferahlığı, kuş sesleri ve uzaktan görünen gölet, ziyaretçide kısa süreli bir “acaba iyi bir yere mi geldim” hissi uyandırıyor. Evet, ilk izlenim pozitif.
İçeriye adım attığınızda ise klasik bir fuar havası sizi karşılıyor. Ne çok modern, ne çok eskimiş. Standlar yerli yerinde, alan geniş; ama organizasyonel anlamda belirgin bir yönlendirme, profesyonel kurgu ve etkileyici sunumlar eksik. Fuarlarda bazen “kendi başına bırakılmışsın” hissi oluşuyor — bu, özellikle şehir dışından gelen ya da ilk kez etkinlik ziyaret eden insanlar için bir handikap.
Işıklandırma ve akustik konularında ise maalesef sınıfta kalıyor. Büyük bir kongre merkezinde net ses, düzgün ışık ve etkileyici atmosfer beklersiniz; ama burada zaman zaman ne duyduğunuzu anlayamıyor, ne de sahnedeki detayları tam görebiliyorsunuz.
Yine de mekânın temizliği, personelin genel nezaketi ve çevre düzenlemesi fena değil. Bu da “biraz beğendim” kısmını kurtarıyor. Kafeterya tarafı zayıf, biraz devlet dairesi havası hâkim; birkaç sıcak dokunuşla orası bile potansiyel taşıyor.
Sonuç olarak:
ANFA Fuar ve Kongre Merkezi, Ankara’nın ciddi yüzünü yansıtıyor: İşini yapar ama show yapmaz. Kalabalığı kaldırır ama ruhunu sürüklemez. Geliştirmeye açık alanları var ama temel ihtiyaçları karşılıyor. O yüzden bu mekânı tanımlayan en uygun cümle şu olurdu: “Tatmin etti, ama şaşırtmadı.”