Çocukluğumuz köyde geçtiği halde o günlerde bile kent ve kentli için meydanın ne kadar önemli olduğunun farkındaydık. Haftada bir kere Çarşamba günleri alış veriş için inilen Alaçam’da Cumhuriyet Meydanı gencinden yaşlısına herkesin mutlaka uğrak yeriydi. Şehrin ara sokaklarına kurulan köy pazarlarında insanlar diğer köylerdeki eş dost ve tanıdıklarıyla buluşup görüşmek için “meydana çıktıklarında” mutlaka bir tanıdığıyla rastlaşır; ya hasret giderir ya da bir işini görürdü.
Alaçam Cumhuriyet Meydanı, köylerden ya da uzak yerlerden gelenlerin “toplanma” noktası olduğu gibi, aynı zamanda çevresinde kurulu “yazıhaneler” nedeniyle “otogar” olarak kullanıldığı için halkın “dağılma” yeridir de. Halkın deyimiyle Gümelez’e (Yakakent), Bafra’ya, Samsun’a ya da İstanbul, Bursa gibi büyük şehirlere seyahate gitmek için toplanılan yer Cumhuriyet Meydanıdır. Gece yolculuklarında indiğimizde bizi köyümüze, evimize ulaştıracak araçların bulunduğu bir merkezdir.
Geçmişte “kasabanın düğün ve bayram şenlikleri”nin yapıldığı ulu çam ağaçlarıyla kaplı Alaçam Cumhuriyet Meydanı ve Şadi Bey Cami civarı eskiye göre bugün hiç de iyi bir durumda değildir. Bu alanımıza birçok haksızlıklar yapılmıştır.
Bu alana yapılan ilk haksızlık her ne kadar yeniden yapılmış olsa da ilçemizin en eski Camisi ile arasına duvar örülmesidir. Otobüs yazıhanesi olarak düşünülen bu tek katlı yapıların üstüne birer kat daha atılmasıyla hem meydan daraltılmış hem de Cami gözden kaçırılmıştır. Eskiden olduğu gibi bu binaların yıkılarak ortadan kaldırılmasıyla Cami ile Cumhuriyet Meydanı bütünleşerek Türk ve Müslüman kimliğimizi daha güzel yansıtması yanında genişleyen meydanımız nedeniyle şehrimize ayrı bir hava katacaktır. Şehircilik sanatı, mevcudu bozarak yeni bir kent yaratmak değil, çevreyi ve onun kültür değerlerini incelemek, bu değerleri düzenleyerek ortaya çıkarmaktır.
Meydanın doğu yakasına bir şato gibi bitişik olarak inşa edilerek adeta meydanı boğmaya çalışan apartmanlar için yapılacak hiçbir şey yok elbet. Ancak batı yakasında çay kenarında bir set gibi yükselen ve çay sırtı boyunca her dönem yenileri eklenen ucube yapılaşma için ilerisi için bir çözüm düşünülmeli ve böylece hiç olmazsa meydanın bir yönünden insanlara bir ufuk açılmalıdır. Yoksa dört bir yanı duvarlarla çevrili bir alan “Meydan” olmaktan ziyade bir “zindan” olarak insanları ferahlatmayıp bunaltacaktır.
kaynak: samsunblog